İSLAM dininden, Kur’an ahkamından, Tevhid akidesinden, İslamın
Allah katında tek hak din olduğu inancından ödün verilerek yapılan
dinler arası diyalog faaliyetleri, propagandaları, çalışmaları:
Bâtıldır… Sapıklıktır… Hıyanettir.
İslamın zarurî temel inançları, hükümleri, kurumları, değerleri
tartışılamaz.
Muharref kitabî dinler ile İslam bir ve eşit tutulamaz.
Hz. Âdem Safiyyullah aleyhisselamdan bu güne tek hak din
İslamdır.
İslam’ın inançları hep aynı olmuştur.
Resulullahtan (Salat ve selam olsun ona) önceki şeriatlarda
farklılıklar vardır.
Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselamın Şeriatından sonra önceki
şeriatlar nesh edilmiş, hükümden kaldırılmıştır.
Zamanımızda bir tek hak ibrahimî din vardır, o da İslamdır.
İslamın, Allah katında tek hak din olduğu inancına aykırı bir fikir
ve görüş beyan edenler vahim ve ağır şekilde sapıtmış olur.
Çeşitli Hıristiyan kiliseleri, kendilerinin hak olduğunu, İslam’ın
hak din olmadığını beyan ederler.
Yahudiler ve Hıristiyanlar:
Hz. Muhammed’in (Salat ve selam olsun ona) hak Peygamber olduğu
inancını reddeder.
Kur’anın Allahın hak Kelamı olduğu inancını reddeder.
İslamın hak din olduğunu kabul etmez.
1960’larda Papalık tarafından çıkartılan Dinler Arası Diyalog
cereyanını, vaktiyle Diyanet İşleri Başkanlığı enerjik şekilde
reddetmiş olsaydı, birçok kötülük, kafa karışıklığı büyük ölçüde
önlenmiş olurdu.
“Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, bunların üçünün bağlıları
da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir” inancı başta Tevhid akidesi
olmak üzere İslamın inanç temelleri ile bağdaşmaz ve uyuşmaz.
Son elli yıl içinde Türkiye’mizde Şeyhülislam Mustafa Sabri ve
Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî gibi büyük Sünnî ulema
bulunsaydı, onlar Diyalog cereyanının balonunu patlatırlar, fitneyi
önlerlerdi.
Ülkemizdeki Sünnî cemaatler, gruplar, tarikatlar, kurumlar, güçler
fitnelere ve sapıklıklara karşı birlikte hareket etselerdi, Diyalog
yangını bu kadar büyümezdi.
Bu konuda hiçbir şey yapılmadı demiyorum. Bazı kitaplar ve
makaleler yazılıp yayınlandı, itirazlar oldu ama hiçbiri yeterli
değildi.
Çeşitli cemaatlere ve tarikatlara mensup en az yüz ulemanın
müşterek bir fetvası olmalıydı.
Dinler Arası Diyaloğu reddeden çok tesirli çok açık ve seçik bir
broşür hazırlanmalı, en az beş milyon adet yayınlanıp
dağıtılmalıydı.
Sünnî kesim o kadar bölünmüş, parçalanmış durumdaydı ki, bunları
yapamadı. Bu gibi hizmetler için birlik ve beraberlik gerekir.