BUNDAN kırk elli sene önce Almanya’dan Fransa’ya şu anlatacağım
iş için vazifeliler, uzmanlar gelmişti: İkinci dünya savaşının
sonlarında Fransa’da büyük sayıda Alman askeri ölmüş, bunların her
birine kabir yapılamamış, harbin hercümerci ve ateşi içinde
alelacele çukurlara doldurulup topluca gömülmüştü. Gelen heyetler
çukurları açmışlar, iskeletleri incelemişler, eski kayıtlara
vesikalık fotoğraflara bakarak, ilmî usullerle kimlere ait
olduklarını bulmuşlar ve onlara kabirler, askerî mezarlıklar
yapmışlardı. Bu, hiç de kolay bir iş değildi. Ama ilmin fennin
sabrın ışığında bunu becermişler ve başarmışlardı.
Edirne’de askerî hastahane şehitliğinin yıllar önce tarla olarak
kiraya verilmesi, kabir taşlarının kaldırılıp atılması, bir
kısmının başka yere taşınması, mezarların düzlenmesi, şehid
kemiklerinin etrafa saçılmasıyla ilgili haberi okuyunca devletimiz,
ülkemiz, halkımız adına çok üzüldüm, çok utandım, çok
hayıflandım.
İstanbul’da Haydarpaşa tren istasyonu civarında İngiliz mezarlığı var. Orası Lozan andlaşmasına göre İngiliz toprağıdır ve titizlikle korunmaktadır.
Çanakkale’deki İngiliz mezarlıkları da bakımlıdır.