İki Müslüman cemaat veya grup kavga eder, dövüşürlerse, ilk
yapılacak iş “Hangisi haklı?” sorusunu sorup araştırmak
değildir.
Önemli ve vahim olan Müslümanların dövüşmeleri, savaşmaları,
çatışmalarıdır. Öncelikle hemen bu önlenmelidir.
Böyle bir şey fitnedir, çok kötü bir şeydir, felâkettir.
Kur’an, Sünnet, İslam ahlakı, İslam hikmeti, firaset; mü’minlerin
çarpışmalarına, dövüşmelerine izin ve ruhsat vermez.
Müslümanların, meşreb farklılıkları yüzünden birbirlerine düşmanlık
etmeleri hamlıktır, câhilliktir, bedevîliktir, büyük günahtır.
Bu konuda hangi yetkili ve ehliyetli şahıslar ve kurumlar
Müslümanlara nasihat edeceklerse, hiç durmasınlar, vakit
kaybetmesinler, mü’minlere öğüt versinler, onları uyarıp
aydınlatsınlar.
Hiçbir tarikatli Müslüman, farklı meşreplere sahip kardeşleriyle
çatışmaz, dövüşmez. Bunu yapanlar tarikatli değil,
tarikatçidir.
Dinî ve dünyevî konularda hatası, yanlışı olanlar; ehliyetli ve
icazetli ulema, fukaha, meşayih tarafından uyarılır.
İhtilaflar sopalarla, yumruklarla, tekmelerle halledilemez, Aksine
fitne daha da artar.
Cenab-ı Hak cümlemizi ıslah buyursun.
***
Türkiye’de ve dünyada Hilafet kurumu, Ümmet birliği, Ümmet
teşkilatı olmadığı için; plânlarımı, projelerimi, tekliflerimi,
tenkitlerimi, isteklerimi, sorularımı yöneltecek, dilekçe verecek
yetkili makam bulamıyorum. Müslümanların böyle ortak bir kurumu,
teşkilatı olmalı, herkes oraya başvurabilmelidir.
***
Üzerine basarak, altını çizerek tekrar ediyorum:
Turistik, lüks, ihtişamlı, aşırı konforlu umre seyahati olmaz.
Umre nafile bir ibadettir. Farzların önüne geçirilemez.
Diyanet’in umre turları ticareti yapması doğru değildir. Bu hizmet,
ehliyetli, liyakatli, namuslu seyahat kurumlarına
bırakılmalıdır.
Açık büfeli lüks umre seyahatlerinde tabaklara yenilebilecek
miktardan fazla yemek doldurulması, bunların artan kısmının çöpe
atılması israftır, günahtır, ayıptır, rezalettir.