NAMAZ kılmayan delikanlı dindar bir adamın kızını istemeye
gidiyor, ziyareti esnasında, aman ikindi namazım geçmesin,
müsaadenizle şuracıkta kılıvereyim diyor. Amacı, müstakbel
kayınpederinin gözünü boyamaktır. İhlâslı olmadığı için namazı
makbul olmaz. Namaz, Allah rızası için ihlasla kılınır.
Bütün ibadetlerin birinci şartı ihlastır, Allah’ın rızasını
kazanmak için eda edilmelidir. İhlâs kesir kabul etmez. Yüzde yüz
olması gerekir.
Eskiden bazı politikacıların, seçim kampanyalarında, bir köyden
öbür köye gittiklerinde günde birkaç kez öğle, ikindi namazı
kıldıkları rivayet edilirdi.
Büyük, küçük, orta camilerin yapımında da ihlas olması gerekir.
Allah rızası için, içinde kullar ibadet etsinler diye yapılacaktır.
Ölümünden sonra hesap defteri kapanmasın, sevap kazansın niyeti
olabilir. O da Allah rızası için…
Hâfızlık bir meslek değildir. Hâfızlığa çalışan, Allah rızası için
Kitabullah’ı hıfz edecektir. Hâfızlıkla para kazanmak niyeti
bozuktur, sapıklıktır.
Ramazanda belediyenin iftar çadırında halka yemek yediriyor, bu da
Allah rızası için yapılmalıdır. Çadır kapısına iri harflerle “Bu
akşamki iftar, Hacı Pekçokzengin tarafından verilmektedir” gibi
yazılar koymak ihlasa gölge düşürür.
Din ilimleri, Allah rızası için ihlâsla öğrenilmeli ve
öğretilmelidir.
Din ilimleri ticarete, zenginleşmeye âlet edilirse ihlâs uçar
gider.
Bütün din ve mukaddesat hizmetleri ihlâsla yapılmalı,
yürütülmelidir.
İnsanlar kandırılabilir ama Allah kandırılamaz.
Müslümanlar sağduyu, firâset sahibi olmalı ve ihlassız kimselerin
peşine düşmemelidir.
Müslüman bir toplumda ihlas elden giderse, dinî hizmet ve
faaliyetlerin içine nifak ve benlik girerse o toplum bozulur,
dejenere olur ve sonunda yıkılır.
Hadîs-i kudsîdeAllahın şöyle buyurduğu bildirilmiştir: “İhlas Benim
sırlarımdan bir sırdır, onu sevdiğim kulumun kalbine koyarım.”