Mehmet Şevket Eygi Gazeteoku

İslam’ın En Doğru Uygulaması

İslamın doğru yorumu olan Ehl-i Sünnet’in Arapçası, Hintçesi, Türkçesi, Malaycası olmaz. Sadece ve sadece, Ehl-i Sünnet uygulamalarında meşrep farkı olabilir. Tarih boyunca Kur’ana, Sünnete en uygun...

09 Ocak 2016 | 4.836 okunma

İslamın doğru yorumu olan Ehl-i Sünnet’in Arapçası, Hintçesi, Türkçesi, Malaycası olmaz. Sadece ve sadece, Ehl-i Sünnet uygulamalarında meşrep farkı olabilir.

Tarih boyunca Kur’ana, Sünnete en uygun İslam uygulaması, (Hulefa-i Râşidîn’den sonra) Osmanlı uygulaması olmuştur. Mekke Şâfiî reisü’l-uleması Ahmed Zeyni Dahlan, Fütuhat-ı İslamiye adlı kitabının Osmanlılar faslında böyle diyor.

Osmanlı cihan devleti, bir “Milletler Birliği” idi; Müslümanlar, ehl-i zimmet Yahudiler ve Hıristiyanlar birlikte barış içinde yaşıyorlardı.

Emevî sisteminde zaman zaman ırkçılık yapılmıştır ama Osmanlılar ırkçılık yapmamışlardır.

Abbasî halifeleri içinde Ehl-i Sünneti dışlayıp Mutezile mezhebini tutanlar, Ehl-i Sünnet imamlarını kırbaçlatanlar olmuştur ama Osmanlılar itikad bakımından daima Ehl-i Sünnet dairesi içinde bulunmuşlardır.

Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) “İstanbul muhakkak feth olanacaktır…” hadisinde övdüğü kumandan, Fâtih Sultan Mehmed Han hazretleri Mâturidî idi.

Osmanlı zülcenaheyn idi. Yani Şeriatla tasavvufu, Şeriat asıl ve esas olmak üzere birlikte götürüyordu.

Osmanlıyı beğenmeyenlerin hallerini görüyoruz.

Osmanlı devleti ve Hilafeti yıkılmamış olsaydı Ortadoğu’da bugünkü perişanlık olmaz, Müslümanlar bugünkü ağlanacak acınacak duruma düşmezdi. Osmanlı devleti ayakta kalmış olsaydı, Filistin ve Kudüs Müslümanların elinden çıkar, orada Siyonist devlet kurulabilir miydi?

Osmanlı Hilafeti zamanında, o geniş coğrafyada bir tek İslam kadını bile başı açık, tesettürsüz gezmiyordu.

Osmanlı devletinde Rumeliden Yemene kadar uzanan bölgedeki şehirlere; Üskübe, Manastıra, Halebe, Bağdada, Şama, Beyrut’a Kudüse, Basraya, Ciddeye, Mekkeye, Medineye, Sana’aya, Trablusgarba ve daha nice bilad-ı islamiyeye pasaportsuz seyahat ediliyordu.

Osmanlı sultanları Hâdimü’l-Haremeyn, Hâdimü’l-Kur’an, Hâdimü’s-Şeria idiler.

Aksak Timur ve Rafizî Şah İsmail onları sırtından harçerlememiş olsaydı, Romayı da alırlardı, Viyanayı da…

Osmanlı devleti i’lâ-i Kelimetullah yapıyordu.

Rusların Özi şehrini alıp Müslümanları kılıçtan geçirdiklerini öğrenince Sultan birinci Abdülhamid derin bir ah çekerek yere yıkılmış ve bir müddet sonra kahrından ve üzüntüsünden ölmüştü.

Bütün Osmanlı padişahları içinde bir tek dinsiz çıkmamıştır.

Osmanlıyı beğenmeyen Arap Selefîlerinin ve aktivistlerinin hallerini görüyoruz.

Asr-ı Saadet-i geri getireceğiz edebiyatı yapıyorlar. Asr-ı Saadet aynen geri gelmez. Çünkü Asr-ı Saadet olması için Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) olması gerekir.

Dünya Müslümanları kurtulmak istiyorlarsa, Osmanlı sistemine, devletine, hilafetine dönme çareleri aramalıdır.

Şeriata dönülecek… Abdülkadir Geylanî, İmam Rabbanî ve diğer büyüklerimizin temsil ettiği Tarikata dönülecek…

Kesinlykle ırkçılık, kavmiyetçilik yapılmayacak…

Osmanlı devletinin hataları olmamış mıdır? Olmuştur ama onun hataları İslam’a yükletilmez. Osmanlıda ne kadar fazilet ve meziyet varsa İslamdandır; ne kadar hatâ varsa İslam dışıdır.

Tekrar ediyorum, Osman sisteminin özellikleri şunlardır:

1. Ehl-i Sünnet Müslümanı olmak.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İyi Müslüman 25 Şubat 2018 | 3.835 Okunma Baba Çok Ağlamış 18 Şubat 2018 | 2.422 Okunma Kurtarıcı Öğütler 11 Şubat 2018 | 1.853 Okunma Tolgaç ve Olgaç Beyler 04 Şubat 2018 | 757 Okunma Suçlular Sünnîlerdir 28 Ocak 2018 | 1.222 Okunma