FAKİR kahvaltı ediyor… Simit birazcık peynir çay… Orta hallinin kahvaltısı: Peynir, zeytin, reçel… O biçim zenginin kahvaltısı: Ünlü bir restoranın açık büfesindeki 57 çeşit soğuk ve sıcak malzemeden alıp yiyor. Adamdaki mide değil, torba…
Herkes öğle yemeğini yiyor… Akşam yemeği… Restoranlar mestoranlar… Yazın piknikler, tatil kentlerinde dinlenmeler, eğlenceler… Gezmeler tozmalar…
Bütün bunlar nerede yapılıyor? Büyük bir Vezüv’ün kraterinde… Muazzam bir krater…
Kraterin üstünde kahvaltılar, yemekler, çalışmalar, koşuşturmalar oluyor da, acaba altında neler var?
Geliniz hep birlikte yere çökelim ve kulaklarımızı toprağa verelim. Derinden homurtular duyacağız. Vezüv’ün üstü, bazı yerlerden dumanlar ve alevler çıkmasına rağmen oldukça sakin ama içi kaynıyor.
Biz kahvaltı eder, yemek yer, gezer tozarken kraterin bazı bölgelerinde savaşlar oluyor. Milyonlarca mülteci, harap olan şehirler, büyük sayıda ölü ve yaralı… Kan kan kan, gözyaşı, feryatlar.
Kahvaltıda: Şu küçük dolmalar ne kadar leziz, bir miktar alıp yemez misiniz?
Nefis çayın yanında mangolu kivi suyu… Sofrada beş çeşit reçel var: Ceviz reçeli, patlıcan reçeli, havuç reçeli…
Kraterin bir kısmı sakin, bir kısmı savaşlı kanlı… Altı ise patlamaya hazırlanıyor.
Vezüv ne zaman patlar? Ne zaman içi dışına karışır? Bu konularda tarih verilemiyor.
Aaa kratere gökten, yanarak dumanlar saçarak büyük bir kuş düştü. Neler olup bitiyor, neler dönüyor?
Pompei’nin ve Herculanum’un batmasına sebep olan patlama 79 yılında mı olmuştu?
Halk o esnada kahvaltı mı ediyordu, öğle yemeği mi yiyordu?
Kumarbazlar kumar oynarken, günah evlerinde fuhuş yapılırken, zenginler para sayarken, fakirler ve köleler didinirken, belediye seçimlerine hazırlanan politikacılar propaganda yaparken, sarhoşlar demlenirken, yaramaz çocuklar duvarlara kömürle grafitiler yazarken, fırıncılar hamur yoğururken, ev kadınları zeytinyağlı yemekler hazırlarken Vezüv patlayıvermişti. Ansızın patlamamıştı. Daha önce yer yer dumanlar çıkartmış, yer sarılmış, zeminden homurtular gelmişti…
Sezar mabetlerindeki tunçtan ve mermerden heykeller onları kurtaramamıştı.
Gökten ateş, kızgın taşlar ve küller yağmıştı şehrin üstüne. Lavlar dereler gibi akmış, rast geldiği her şeyi yakmıştı.
Kahvaltılar, kraterler, Vezüvler…
Osmanlıcada indifa kelimesi vardır, siz onun manasını biliyor musunuz?
Fakirlere ve orta hallilere bir şey demem. Zenginlere bir çift sözüm var: Krater Restoran’daki 57 çeşit açık büfe brunch’unuzu yerken zeminden gelen homurtulara kulak veriniz.