İKİ tanınmış gazetecinin birbirlerini kötüleyen yazılarını okudum. Ciddî tenkidin kırıntısı bile yoktu. En bayağı küfürler, hakaretler, sövüp saymalar.
Okudum, çok üzüldüm, öfkelendim, teessüf ettim.
Gazeteciler yazarlar arasında görüş ve fikir ayrılıkları olabilir ama böyle yazılar yazılmamalıdır.
Birisi sövse, bayağılaşsa bile ötekisi aynı seviyeye düşmemelidir.
Gazetecilerimizin, yazarlarımızın edib olmaları, nezih yazılar kaleme almaları gerekir.
Halkımız, bilhassa gençlerimiz edib ve nezih gazeteci üstad ve ağabeylerin seviyeli yazılarını okumak suretiyle kemal bulmalıdır.
Fikirleri, görüşleri, tercihleri birbirine zıt iki gazeteci nasıl tenkitler yazmalıdır:
“Muhterem beyefendi… Filan tarihli ve falan başlıklı makalenizi okudum ve doğrusu taaccüb ettim. Sizin gibi fazl u kemal sahibi bir üstad o satırların altına nasıl imza atabilir?”
Evet en ağır tenkitler bile bu üslupla kaleme alınmalıdır.
Fikri ve kültürü olmayanların işidir âdi küfürler savurmak.
Yeterli edebiyat kültürüne vakıf olan, hasmını meselâ Ziya Paşa’dan nakl edeceği bir beyitle yere serebilir.
Yüksek gazetecilere külhanbeyi, tulumbacı, ayak takımı üslubu ve ağzı yakışmaz.
Hiçbir açık veya kapalı hanım gazeteci, mahalle karıları gibi şirretlik yapamaz, iffetli ve seviyeli kadınlara yakışmayan düşük kelimeler ve tabirler kullanamaz…
Memlekette maalesef ahlak çok bozuldu ve bunun birinci sebebi ahlaksız medyadır.