Bazı muhterem beyefendiler, hanımefendiler, hem Müslüman veya İslamcı görünüyorlar, bol bol yazıp konuşuyorlar ama olup bitenlerin mukadderat-ı ilahiye olduğundan galiba haberleri yok.
Yine birtakım Müslümanlar yapacağız, edeceğiz, olacak deyip duruyorlar ama inşaallah dediklerini duymuyoruz.
İslama göre, en küçük zerrelerden en büyük galaksilere kadar kâinat, âlemler; Allahın ilmi, iradesi, kaderi ve kudreti ile kuşatılmıştır. Allah yaratmadıkça minik bir sinek bile kanadını çırpamaz.
Olup biten her şey kaderdir. Allah bazı şeylerden razı olur, bazısından olmaz, lakin olup biten her şey O’nun yaratmasıyladır.
Kader zaruriyat-ı diniyedendir. Kaderi inkar eden dinden çıkar.
Bugün Türkiyede olup bitenler sadece akılla ve dünya kültürü ile anlaşılmaz. Hâdisatı islamî kriterlerin ışığında anlayabiliriz ancak.
Bu kriterlerden birincisi, “Siz ne halde iseniz, o şekilde idare edilirsiniz” hadîsidir.
İkinci kriter: Bir kimse bir makama, mevkie, riyasete, liderliğe talip olursa, işi zorlaşır, bin türlü sıkıntı ve zahmet ile karşılaşır. İslamda riyasete talip olmak haramdır. Talip olmayıp matlub (istenin) olsa, ehliyeti yoksa kabul etmek yine haramdır.
Üçüncü kriter: Yapılan ibadetlerin, hayır hasenatın Allah katında makbul olması için ihlasla yapılması gerekir. İhlassız, içine riya ve nifak karışan ibadetler, hizmetler kabul edilmez.
Dördüncü kriter: Adalet mülkün temelidir. Âdil olmayan sistemler, düzenler batmaya mahkumdur.
Beşinci kriter: Emanetler ehline verilmelidir. Böyle yapılmazsa devlet, ülke çöker, halk perişan olur, işler yolunda gitmez.
Altıncı kriter: Emr-i mâruf ve nehy-i münker farizasını gereği gibi yapmayan bir İslam toplumu yıkılır.