Türkiye’de yaşayan 77 milyon halkının vebali kimlerin üzerinedir? İşte büyük soru, büyük mesele budur. Bu soruya cevaplar arayalım:
Bir: İcazetli din alimlerinin ve fakihlerinin, onların yanında iyi niyetli ve imanlı Sünnî İlahiyatçıların bu konuda büyük sorumluluğu ve vebali vardır. Çünkü onlar bilenlerdir ve bilenlerin bilmeyenleri en uygun ve düzgün şekilde uyarmaları kaçınılmaz bir vazifedir, farzdır. Türkiye’deki icazetli alimler, fakihler, bilenler; halkı uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek, nasihat etmek vazifesini hakkıyla yerine getiriyor mu? 10 üzerinden not verilmek gerekse kaç not alırlar acaba? Meselâ Diyanet hocaları bu konuda neler yapmakta veya yapmamaktadır?
İki: Bu konuda icazetli gerçek meşâyihin de büyük sorumluluğu ve vebali olduğunu kim inkâr edebilir. Tasavvuf sahasında halkı uyarmak, doğru yola (Sirat-ı Müstaqim) çağırmak konusunda, yapılması gerekenler, yapılabilecekler yapılıyor mu?
Üç: Müslüman idarecilerin de bu konuda çok büyük vazifeleri vardır. Onların omuzlarında, dağları haşyetten param parça edecek sorumluluklar, veballer bulunmaktadır. Onlar bu vazifelerini hakkıyla yapıyorlar mı?
Dört: Müslüman ziyalıların sorumluluk ve vebali de çok büyüktür. Ziyalı ne demektir? Faydalı ilimler öğrenmiş, bu ilimlere irfan eklenmiş, kendini bilen, ufukları geniş, ahlak ve karakterleri yüksek kimselerdir. Onların da halkı uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek konusunda vazifeleri vardır. Bunların bir kısmı mekteplerde, bir kısmı üniversitelerde ders verir, bir kısmı gazetelerde dergilerde makale yazar, bir kısmı kitap telif tasnif eder, bir kısmı konferans verir. İşte bu ziyalı kişiler halk ile ilgili hizmetleri yapıyorlar mı?