Eskiden de varmıştır ama zamanımızda cemaat, tarikat, fırka,
parça holiganlığı ve fanatizmi son derece aşırı ve yıkıcı hale
gelmiştir; bu yüzden İslam kardeşliği büyük yaralar almış, bir
takım Müslümanlar birbirlerinden nefret etmeye başlamış, düşmanlık
yangınları ümmet birliğini yıkacak seviyeye yükselmiştir.
Muhterem bir şeyh efendi, kamil bir mürşid var, kendisini seven az
veya çok sayıda Müslüman da var; onların dışındaki bir Müslüman
şeyh efendiyi sevmiyor, ona buğz ediyor; müridleri taraftarları,
sevenleri bunu duyunca ateş püskürüyorlar, buğz edeni linç
ediyorlar. Bu son derece yanlıştır, İslam ahlakına
aykırıdır.
Şeyhi sevenlerin yapmaları, söylemeleri gereken şudur: Bu adamın
şeyhimiz konusunda nasibi yoktur.
Şeyhi sevip veya sevmemek İslam’ın temel ölçüsü değildir.
İslamın temel ölçüleri şunlardır: (1) Sahih= Doğru bir itikada
sahip olmak… (2) Beş vakit namazı kılmak… Bir kimse de bu ikisi
varsa o Müslümandır ve senin şeyhini sevse de sevmese de onunla
arandaki iman kardeşliği bağlarını kopartamazsın.
Mekke Şafii reisü’l-uleması allame Ahmed Zeyni Dahlan Hazretlerinin
Takribü’l-Usûl li Teshili’l-Vusül isimli kitabının 65’inci
sayfasında (1304 Mısır baskısı) şöyle bir menkıbe yazılıdır: Şeyh-i
Ekber Muhyiddin Arabi hazretleri, kendi şeyhine buğz eden bir
kimseye buğz ediyormuş, rüyasında Resulullah Efendimiz (Salat ve
selam olsun ona) kendisine görünmüş, ‘’ O kimseye niçin buğz
ediyorsun?” diye sormuş”. İbn Arabi ‘’ Benim şeyhime buğz ettiği
için…’’ cevabını verince Efendimiz ‘’Ama o kimse Allah’ı ve
Resulullahı seviyor…” demiş, Muhyiddin Hazretleri o rüyadan sonra
tövbe ve istiğfar etmiş, buğzundan vaz geçmiş.