Birinci dünya savaşı sonunda Avusturya-Macaristan imparatorluğu
yenik düşüp parçalandıktan, yerine küçük bir Cumhuriyet kurulduktan
sonra, 1922-24 ve 1926-29 yılları arasında, IgnazSeipel (1876-1932)
isminde yüksek rütbeli bir Katolik papazı iki kez başbakan
(Kanzler) olmuştu. O hem Katolik bir din adamıydı, hem
akademisyendi, hem de politikacı.
Bu papaz başbakan Viyana varoşlarında bir manastırdaki bir odada
ikamet ediyordu. Bu odanın mobilyası şu eşyalardan ibaretti: Basit
demir bir karyola… Basit bir gardırop… Bir masa, sandalyeler…
Yatağın baş tarafında küçük bir etajer… İçinde kitaplar olan raflı
bir kütüphane…
Her sabah erkenden kalkar, kilisedeki ayine katılır, mütevazı
kahvaltısını yer ve elinde çantası olduğu halde yakındaki tramvay
durağına giderdi.
Tramvay gelir, papaz elbiseli başbakan biner, nerede boş yer varsa
oraya otururdu.
Başbakanlığa en yakın durakta iner, yine elinde çantası olduğu
halde makamına girerdi.
O tarihte Avusturya büyük krizler içindeydi. İşsizlik ve sefalet
vardı. Ümitsiz kalıp intihara karar veren Karl Jaworek isimli bir
vatandaşı, monsenyör başbakanı vurup öldürmeye kalkışmış, üzerine
birkaç el ateş etmişti. IgnazSeipel ciğerine kurşun saplanıp ağır
yaralanmasına rağmen ölmemişti. Hastahaneye kaldırılırken,
saldırgan hakkında şu talimatı vermişti:
-Aman sakın dövülmesin, hırpalanmasın…