AKTİYLENobel (1911) ödülü kazanmış Belçikalı şair ve edip Maurice Maeterlinck’in (1862-1949) Paris’teki bürosunun bir köşesinde bir arı kovanı varmış, arılar girip çıkarak bal yaparmış baharda yazda. Maeterlinck’in arılara dair kitabı yüzlerce baskı yapmış, onlarca lisana tercüme edilmiştir.
Paris gibi bir şehirde, dünyaca meşhur bir edibin yazıhanesinde arı kovanı…
Akıl almaz bir ufuk genişliği… Hayalleri aşan realite…
Bendenizde Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın yayınladığı bir kitap var. Balkon, pencere kenarı, teras ziraatine dair. Dünyanın nice ülkesinde ve şehrinde balkonlarda, pencere kenarlarında, teraslarda biber, salatalık, domates, maydanoz, bazı sıcak ülkelerde bir tür yenilebilen kaktüs yetiştiriliyormuş ve bu minik üretimler yekun olarak büyük miktara ulaşıyormuş.
Fakirin salonunda küçük bir saksı içinde bilgisayarımın arkasında güneş gören bir yerde bir kırmızı biber fidanı var. Havalar soğudu hâlâ çiçek açıyor, biber veriyor.
Sevgili Türkiye’me bakıyorum: Yakın zamanlara kadar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından biri iken, şimdi yılda üç milyon küsur ton kalitesiz, sağlığa zararlı buğday ithal etmek zorunda.
İleri, çalışkan ülkeler çölleri yeşertmek için uğraşıyor; dağların yamaçlarına taştan duvarlar örüyor, içlerine toprak dolduruyor, bin zahmetle ziraat yapıyor. Biz ise güzelim topraklarımızın bir kısmını ekmeden boş tutuyoruz, bir kısmını erozyonla denize yolluyoruz, bir kısmında da cehennemî beton binalar yapıyoruz.