Şöyle bir densizlik yapsam: Müslüman bir yazara, fikir adamına öfkelensem, öfke baldan tatlıdır ya, isim vererek ona hakaret eden, onu aşağılayan ağır ve seviyesiz bir polemik yazısı kaleme alsam.
Bu yazı çok okunacak ve tıklanacaktır.
Densizce saldırdığım zat iki tavır koyabilir: Ya, ayıp yaptığımı söyler, bana cevap vermez. Ben de ağzımın payımı alır susarım, böylece dedikoducuların hevesleri ve iştahları birinci rauntta kursaklarında kalır. İkincisi: O da benim düştüğüm nefsaniyet tuzağa düşer, daha ağır bir yazıyla cevap verir, ben onun üzerinden bir kova çamur döktüysem, o benim tepemden iki kova döker. Dedikoducuların istediği olur.
Böylece çirkin bir polemik savaşı başlar. Sen ha sen ha sen ha!.. Sen şöylesin… Tencere senin dibin kara… Ben yükseğim, sen alçaksın… Alçak sensin!..
Her iki muharririn yazıları tıklanma rekorları kırar… Dedikoducular, polemikçiler gayet memnun… Okudun mu Eygi nasıl vermiş veriştirmiş… Onunki bir şey değil öbürü Eygi’yi yedi kat dibine batırmış… Ya öyle mi ne demiş?.. Aman saniye geçirmeden oku…
Cenab-ı Hak bu fakiri bu hallere düşmekten muhafaza buyursun.
Vaktiyle gençliğimde merhum Osman Yüksel ile böyle bir polemik yapmışımdır. Bunu, irtikâb ettiğim bir eşeklik olarak kabul eder ve hâlâ üzülürüm. Belki ben haklıydım ama tartışmamam, hürmetsizlik etmemem gerekirdi.
Müslüman halk, iki Müslüman yazar veya düşünür polemik yaptığında, birbirlerine saldırdığında, ikisine de “Ayıptır yahu!.. Müslümanlar böyle mi tartışır?.. Kesin şu utanç verici polemiği!.. Devam ederseniz ikinizi de kara listeyle alır, boykot ederiz…” demelidir.