Yakın tarihimiz facialarla, rezaletlerle, cinayetlerle, kepazeliklerle, vicdansızlıklarla, vahim insan hakları ihlalleriyle doludur. Bunlardan biri şapka devrimine muhalefet edenlerin idam edilmesidir. İkincisi, bu idamları yapanların haklı, asılanların haksız gösterilmesidir. Bu iki rezalet ve cinayetten hangisi daha büyüktür?
***
Trafik kazası cinayetleri gün geçtikçe artıyor. Toplum kanıksadı. Bu kanıksama, trafik cinayetlerinden daha vahimdir.
***
Resmî ideolojik tarih yaygaracılarına: İşi o kadar çığırından çıkarttınız ki, M. Kemal Paşa’nın, Sultan Vahidüddin’in yaveri olduğunu, Padişahın kızı Sabiha Sultan ile evlenmek için yanıp tutuştuğunu, Samsun’a çıktıktan sonra Sultan’a gönderdiği iki telgrafın birinin altına kulları M. Kemal, ötekisinin altına kulunuz M. Kemal yazdığını bile bilmezlikten ve görmezlikten geliyorsunuz.
***
Kendini pek bilgili, pek kültürlü, pek yüksek sanan ve öyle gösteren bir İslamcıya, son Halifenin ismini ve hangi tarihte yurt dışına kovulduğunu sordum. Kem küm etti, bilemedi. İslamcının âlimi böyle olursa, câhilini siz düşünün.
***
İslamcı-Kemalist hibrid rejim…
***
1950’lerde olacak, Eminönü kaymakamı kazanın müftüsü icazetli ulemadan merhum Yekta Efendi hazretleriyle görüşürken, camilere hoparlör koyacağız demiş. Efendi, şehirde ses kirliliği var, minareye olur ama camiin içine asla koydurtmam demiş.
***
Birkaç yıl önce sabah namazı için bir camiye gitmiştim. Kubbeli büyük mabette sadece on üç kişi vardı. Mihrapta birkaç hoparlör bulunuyordu. İmam efendi, iftitah tekbirini almadan önce dikkat ve itina ile yakasına kablolu bir mikrofon daha yerleştirmişti. Ne günlere kaldık!