Bazı üzüntüler, kederler, tedirginlikler, şikâyetler ömür boyu devam etmelidir. Bunları birkaç gün düşünüp sonra unutmak olmaz.
1. Yeni Ceza Kanunu’nda zinanın suç olmaktan çıkartılması… Bunu hiç unutmuyorum, böyle yapanları affetmiyorum.
2. Bazı vahim suçlara ya hiç ceza verilmemesi yahut çok hafif cezalar verilmesi… Bu cezasızlık toplumu yıkıyor…
3. Büluğa ermiş erkek ve kız çocukların karma eğitimle okutulması…
4. İstanbul’un coğrafyası ve topogafyası en fazla beş milyon nüfusu kaldırır. Şehrin aşırı şekilde betonlaştırılması, binalaştırılması nüfusunun kat kat arttırılması cinayettir. Bunu hiç unutmuyorum, sorumluları hiç affetmiyorum. Şu canım şehri bu hale getiren rantçılara sık sık beddua ediyorum.
5. 1924’te Hilâfetin kaldırılması ve son Halife Abdülmecid b. Abdülaziz Han hazretlerinin kovulması ümmeti temelinden sarsmış, İslam birliğini yıkmıştır. Bunu hiç unutmayacağım, unutmuyorum ve acısını ölünceye kadar yüreğimde hissedeceğim.
6. Mecelle-i Ahkam-ı Adliye çok mükemmel bir medeni kanun idi. Onun başındaki kavaid-i külliye başka hiçbir kanunda yoktur. Onun kaldırılmasının ve yerine, tercüme hataları ihtiva eden İsviçre Medeni Kanunu’nun getirilmesinin acısı da yüreğimde her zaman taze kalacaktır.
7. Devletimizin, ülkemizin, Müslüman halkımızın bin yıldan fazla kullanageldiği İslam-Kuran yazısının yasaklanıp rejim terörü ile Latin yazısının mecburi olması konusundaki üzüntülerim teessüflerim, kederlerim sona ermeyecek, hiç küllenmeyecektir. Japonlar kendi zor yazılarına nasıl sadık kaldılarsa bizim de Osmanlıca’yı muhafaza etmemiz gerekirdi.
8. İslam kadınlarının ve kızlarının açılıp saçılması konusundaki üzüntülerim devamlıdır, bakidir.