PAZARTESİ günü ikindi çayını Yıldız Parkında içmeye, biraz hava
almaya, (kaldıysa) kuş sesi dinlemeye niyetlenmiştim. Yola çıktım,
parkın ana kapısına geldim ki, otomobil girişlerine kapalı. Niçin
kapalı?.. Kapatmışlar… Peki parka nasıl gireceğiz? Şuradan git,
buradan sap… Ortaköye gittik, dolandık, velhasıl kapıyı bulup
giremedik.
Parkta çay içip kuş sesi dinlemek hayallerim buhar olmuştu.
Geri döndük. Ortaköyden Beşiktaşa giderken, yolda budanmış bir ağaç
gördüm. Dal mal bırakmamışlar, telgraf direği gibi ortasından
kesmişler. Yahu böyle ağaç budanır mı? Budama adı altında dehşetli
bir ağaç katliamı yapılıyor. Bir kısmının fotoğraflarını çektirip
broşür halinde yayınlamak istiyorum. Ağaçların, yeşilliğin bizim
üzerimizde hakları var. Bitkilerin de dili var ama biz
anlayamıyoruz. Onların haklarını korumam gerekir.
Tophaneye geldik, sağa döndük, İtalyan hastahanesinin bulunduğu dik
yokuştan yukarıya çıkarken sol tarafta ekolojik gıda maddeleri
satan Balya Organik isminde bir dükkan var. Önünde birkaç masa…
Çayı orada içtik, yanında poğaçaya benzeyen enteresan tuzlu kekler
yedik. Oradan karışımı içinde siyez unu bulunan doğal bir ekmek
aldım. (Siyez: Bir tür yabani buğdayın ekilip biçilmesi…) (Balya
Organik, Defterdar Yokuşu, Batarya sokak 16/A Cihangir)
Gelmişken biraz Cihangir’i gezelim dedik. Bir kenarda kalmış
bahçeli bir köşk var ona baktık. İçinde oturan yok. Böyle bir köşkü
olup da imar edip oturmayana şaşılır.
Çukurcumanın üst tarafındaki bir eskiciden içleri dışlarından
müzeyyen (süslü, nakışlı) antüika çay fincanları aldım. Bir de Şam
işi sedefli markütöri bir sehpa.