Dünya işleri yarım Müslümanlarla, yarı mühtedilerle, çürük çarık sahte dindarlarla, dışı yeşil içi kızıl karpuz gibi adamlarla düzelmez. İşler kâmil, âmil, ârif, âdil, râşid, mâruf ile âmir, münkerden nâhi, muhlis, muslih, munsif, muttaqi, sahih itikatlı, musalli, mürüvvetli, mustaqim, medenî, firasetli, müeyyed min indillah, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) ruhaniyetinin kendilerinden razı olduğu, Kur’an ve Sünnetin nuru ile gören Müslümanların eline verilmezse, onlar Ümmetin işlerini ehil ve güvenli kimselerle istişare ederek görmezse dünya bozulur, fesat ve fitneler çoğalır ve akıbet yıkım olur, çöküş olur, zillet ve izmihlal olur.
Yukarıdaki paragrafta yirmi sıfat ve haslet saydım. Meraklı kimselerin bunların manalarını muteber lügat kitaplarına bakarak öğrenmelerini rica ve tavsiye ederim.
Bu on beş sıfat olmadıkça düzelme, ıslah olmaz.
Halkın tamamının böyle olması gerekmez. İdareciler böyle olacaktır.
İman ettim demekle iş bitmez. Kâmil Müslümanın ikinci gündem maddesi, sahih itikattan sonra namazın dosdoğru kılınmasıdır.
Namazın dosdoğru kılınması için, farz namazların (yirmi kadar şer’î bir mazeret yoksa) cemaatle kılınması gerekir.
Efendi, bu fakir bunu kendi kafamdan, kendi re’y ve hevam ile söylemiyorum. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) bizi uyarıyor. Ne buyurmuş? Dinle: “Aynı yerde bulunan iki Müslüman farz namazları ayrı ayrı münferiden tek başlarına kılarlarsa şeytan onları istila eder.”