Kendi ülkesinde suç işleyen kaç suçlu aramızda yaşıyor?
Sayısını bilemiyoruz, mutlaka vardır.
Neredeyse her devletin istihbaratçılarıyla, teröristlerin cirit
attığı bir ülkede yaşadığımızı da çok iyi biliyoruz.
Yani, ülkesinde ağır suçlar işlemiş ve Türkiye’den resmi olarak
istenmesine rağmen iade etmediğimiz suçlu yok gibi...
Lakin, ülkemizde ne kadar katil, darbeci, hain ve terörist varsa
hepsi Batı’da yaşıyor.
Yaşatılıyor.
Ve iade edilmiyor...
Yetmediği gibi, ülkemizde bu ağır suçları işleyen suçluların
serbest bırakılması için de baskı yapılıyor...
Almanya’nın yaptığı küstahlık gibi...
Çünkü içimizdeki hainlere vatandaşlık veriyor, besliyor, koruyor ve
iade dahi etmiyor...
*
Batı’nın vahşi yüzünü de yaşayarak öğreniyoruz.
İçimizdeki Batılı hayranlığıyla kafayı sıyırmış büyük bir kesim bu
duruma ne hikmetse hiç isyan etmiyor.
Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya’nın hali ortada işte.
Aşağılık bir zihniyetle yıllardan beri Müslüman katleden İsrail’in
zulmü ve son yaptıkları vahşet ortada işte.
Bu defter hiç kapanmadı, kapanmayacak da.
*
Teknolojide ileride olmaları ahlaktan yoksun kalmalarına neden
olmuş diyerek yorumlayanlara da itiraz ediyoruz ve diyoruz ki
meseleyi küçümsemiş oluruz!
Bilmeliyiz ki Batı’nın oldum olası Müslüman’la bir kavgası var.
Ruhunda Haçlı Seferleri’ni daha bitiremedi.
Ve aklından çıkaramadı.
Ruhu, vicdanı, aklı, zekâsı sömürge üzerine kurulmuş saatli bomba
sanki...
Ve her saat başı kilise çanlarının çalışı gibi, unutmuyor.
*
Osmanlı’yı tasfiye eden Batı’nın tek kavgası Türkiye’yi
bitirmek.
Bu yüzden de içte ve dışta bu ülkenin ne kadar düşmanı varsa
hepsine sahip çıkmayı görev biliyor.
Batı’nın asgari müşterek noktası Türkiye’dir...
Ve bu ülkenin düşmanlarını bir araya getirmektir.
Daha doğrusu, bütün senaryoları yazan Batı, oyuncularına ve ekibine
sahip çıkıyor işte.
Anlaşılmayan ne var ki artık!
Biz bir arada yaşamak istedikçe onlar bizleri kırk parçaya bölmenin
hesaplarıyla meşgul.
*