Dağılmış, dağıtılmış ve ihanete uğramış...
Ve arkadan vurulmuş...
Binlerce yıl kaldığı her yerde hançerlenerek geri çekilmiş...
Kişisel menfaat peşinde koşanların ihanetiyle ya da elde edecekleri
iktidar uğruna satılmış...
Girdiği savaşlardan yorgun çıkmış bir devletin ve milletin yeniden
bir arada yaşayabilmek uğruna küllerinden doğmayı başardığı anlamlı
bir günden bugüne tam doksan dört yıl geçip gitmiş...
Analiz fukarasıyız...
Tarihin muhasebesini yapmayı unutmuşuz ve aklımız sadece
yaşadıklarımızın rakamlarıyla meşgul...
*
Biz yaşayalım diye canlarını feda etmiş bir milletin torunlarıyız
ama bugünlerde büyük bir boşluğa bizleri düşürmek isteyenler
var...
Oysa sınırlarımızın biraz ötesinde kaç millet canlarının derdine
düşmüş...
Ve hiç umursamayan, anlamayan, görmeyen ya da görmezden gelen büyük
bir kalabalık var...
Bin yıl boyunca yaşadığımız serüven ve yolculuk bugünkü
kalabalıklara çok iyi anlatılmalı...
Ateş kusanlardan uzak durmalıyız...
*
Yüz yıl önce Bosna, Selanik, Halep ve Şam, Bağdat, Mekke, Medine,
Kudüs, Kerkük, Musul ve Kahire bir Osmanlı şehriyken,
avuçlarımızdan zorla alınmış...
Bugün hep birlikte görüyoruz ki her biri başka yerlere
savrulmuş...