Televizyon-lardaki tartışma programlarına katılan konuşmacılara bakıyor, seyrediyor ve dinliyoruz...
Dünden bugüne yaşadıklarımızın üzerine düşündüğümüzde görüyoruz ki düşüncesiz düşünceleri piyasaya sürme alışkanlığını gelenekselleştirmişiz...
Bu duruma kimsenin bir itirazı da yok gibi...
Üzerinde bir dakika dahi düşünmeden, araştırmasını yapmadan ve adeta meçhul hikâyeler zincirinden rastgele bir hikâye seçerek beyaz camın vitrinine çıkıp anlatmak moda haline gelmiş..
Ve tartışma kültürünün bin menzil uzağında gezinerek programa katılan konuşmacılar konuyu tartışacakları yerde saatlerce karşılıklı bağırma ve hakaretle programı terörize ederek konuya dahi girmeden programı bitiriyorlar...
Ve sonra aynı konuklar birkaç gün sonra ya farklı ya da aynı TV kanalında hiçbir şey olmamış ve yaşanmamış gibi kavgaya kaldıkları yerden devam ediyorlar...
***
Ve adeta bir köy kahvesinde arkası yarın oyunu ve fonda ise rabarba efekti eşliğinde saatler tüketiliyor.
Her akşam aynı oyun ‘perde’ diyor...
Neymiş efendim; çok reyting almış mış!
Veya çok izlenmiş masalıyla birileri büyük kalabalıkları
uyutuyor ve kendilerini avutuyor...
***
Kelimelerin, fikirlerin veya öngörülerin efendisi olmak öyle kolay
değil...
Irak, Suriye, İran, S. Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap
Emirlikleri, Lübnan ve Mısır’ı görmeden Ortadoğu uzmanı diye
dolaşanların hemen hepsi öngörüden ve istihbarattan yoksun...
Dün söyledikleri bir gün sonra yalana dönüşüyor...
Günlük yaşayanların çoğunlukta olması böylesine önemli bir muhasebe yapılmasına engel oluyor...
style="color:#FF0000;">İKİ KİTAP
Ve iki kitap öneriyorum...
Bir, Amerika’nın Gizli Savaşı...
Dünyanın önde gelen özel istihbarat ve öngörü firması STRATFOR’un kurucusu ve CEO’su George Friedman’ın yazdığı kitabı okuduğumuzda bizdekilerin durumunu daha iyi anlıyoruz.
İki, Dünya Düzeni...
ABD başkanlarından Nixon ve Ford’a Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapan Henry Kissinger’ın yazdığı kitabı okuduğumuzda ise bizdeki danışmanların da içinde bulunduğu komediyi daha iyi fark ediyoruz.