Bir yanlış bin doğruyu alıp götürüyor.
Ve bir yanlışın cezasını milyonlarca insan çekiyor,
çektiriliyor.
Namuslu yaşamanın bedeli gittikçe ağırlaşıyor.
İstanbul’da havalimanına yapılan terör saldırısı yüzünden
ülkemizdeki bütün havalimanlarında güvenlik, pasaport kuyrukları
işkenceye dönüşmüş durumda.
Uçağa binmeyi dünyanın en eziyetli haline getirmeyi teröristler
başardı, biz de terörize olmayı başardık.
Teröristlerin tek amacı zaten terörize etmekti...
Ve her terör eyleminin sonrasında terörize olmadan belayı
savuşturmayı hâlâ kimse öğrenemedi.
Havalimanı girişindeki araç kuyruğunda başlayan çile; güvenlik,
pasaport diyerek uzayıp gidiyor. Uçakları kaçıranlara yolculuk ve
bayram tatili zehir oluyor.
***
11 Eylül’deki saldırıyı planlayan, yapan teröristler de güya
Amerika’dan intikam aldıklarını söylüyordu.
Uçakların İkiz Kuleler’e çarpmasıyla güya Amerika’yı kalbinden
vurmuştu.
Cihat diyerek yaptıkları katliama zafer diyen terör örgütlerine ve
teröristlere karşı İslam ülkeleri bir araya gelip kendi evlerini bu
illetten temizleyemiyor.
Ve her terör eyleminin ardından en büyük faturayı yine Müslümanlar
ve İslam ülkeleri ödüyor, ödemeye de devam ediyor.
Ve teröristleri yönetenler en büyük kötülüğü Müslümanlara
yaptıklarını anlayamayacak kadar akılsız insanlardan oluşmadığına
göre, her terör eyleminin ardından İslam ülkelerinin yaşadığı
fırtınalardan da kimse oyunu çözemiyor!
Amerika ve Batı’nın istihbarat örgütleri tarafından kurulan,
yönetilen taşeron terör örgütleri aslında başkalarının Müslümanlara
yapacağı kötülüğü ve işgal senaryolarını kolaylaştırıyor...
İki gökdelene karşılık iki ülkeyi yani Afganistan ve Irak’ı işgal
eden Amerika,
bu ülkeleri neredeyse
yerle bir etti...
Ve Amerika o günden beri her geçen gün biraz daha Ortadoğu’ya
yerleşiyor.
Yeni yerleşim planına ise Rusya, Avrupa ve İngiltere dahil olmaya
çalışıyor...
***
Cihat ettiğini zanneden teröristlerin Avrupa’da yaptıkları her
terör eyleminin ardından İslam ülkeleri ve Müslümanlar ağır bir
bedel ödüyor... Peki, bu terör örgütlerini yönetenler geri
dönüşlerin böylesine ağır olacağını fark etmeyecek kadar aptal
mı?
Sanmıyoruz...
Davetiye çıkartılıyor, gerekçe üretiliyor.
Kimse bu uykudan uyanamıyor.
***
Irak, Afganistan, Suriye’de parçalanmış milyonlarca hayatın
arkasında büyük bir dram var...
Binlerce Tolstoy bu dramın, oyunun hikâyesini yazamaz.
Acısını dahi sanatlaştıra-mayan milletler hâlâ uykuda olduklarını
tescilliyor!
Yüzlerce kent savaş yorgunu...
Milyonlarca yıkık dökük evde hayatlarını sürdürmeye çalışan
Müslümanlar, milyonlarca insanını adeta kurban etti.
Ve ülkelerini terk edip başka ülkelerin sınır boylarında dolaşarak
yaşayabileceği, nefes alabileceği bir hayatın dilencisi haline
getirildi.
Milyonlarca Müslüman’ı bu duruma düşürenler Müslüman olabilir
mi?
Ve barış yarın gelse dahi milyonlarca Müslüman toprağına geri
döndüğünde yatağını dahi seremeyecek kadar evleri yıkık dökük
bir halde.