Olağanüstü günlerden geçiyoruz.
Bu ülkenin bin yıllık geçmişine, on yedi devletin tarihine,
ayrıntılarına dönüp bakmaya başlarsak, belki anlatması da bin yıl
sürer...
“Okları kırıp dağlara çıkma” zamanının gelmediğine hâlâ inanmak
istiyoruz.
Ne kadar tarihin sayfalarını geçmişe doğru çevirmeye başladıkça her
biri birinden daha beter...
Ve öylesine vahşi cinayetler, kanlı savaşlar, suikastlar, darbeler,
ihanetlerle karşılaşırız ki yazmak bile bin yıl sürer!
Tarih tekerrürdür, sözü galiba bu coğrafya için söylenmiş...
Ders almıyoruz.
***
Bin yıldan beri şebekelerin kötü adamları, bütün oyunlarını iyi
adamlar üzerine oynamış.
Ve her kalenin içeriden yıkıldığını bilmemize rağmen, sürekli aynı
oyuna yenik düşüyoruz.
Dışarıdakiler içimizdekileri hep satın almış...
Etrafımızda ifadesiz yüzler topluluğu dolaşıyor.
Ve tanımıyoruz, bilmiyoruz...
Onlar bize ait her şeyi biliyor, biz onlara dair hiçbir şeyi
bilmiyoruz.
Uçurumların eşiğinden dönüyoruz sürekli.
***
Cengiz Aytmatov’un “Gün uzar yüz yıl olur” dediği gibi 15 Temmuz
akşamı yaşadıklarımızın akşamından sabaha kadar geçen vakit yüz yıl
oldu sanki.
Kanlı bir darbe teşebbüsünün her geçen gün perde arkasındaki
gerçekleri öğrendikçe ve bu millete yaşattıkları bir görüntü, resim
ve belgeyi gördükçe ağlıyoruz.
Ve millet, polis ve ordu içerisindeki darbe karşıtı olanların ve en
önemlisi siyasi iradenin kararlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
cesareti ve yüreği, inancıyla püskürtüldü...
Bu ülkenin hemen her yerindeki güçlerin etrafını ifadesiz yüzler
topluluğu zehirli sarmaşık gibi sarmış...
Yığınla kördüğüm var...
Ve milyonlarca cevabı bilinmeyen soru...
Şimdi onların çözülmesi, cevaplanması, hatta temizlenmesi dönemi
başlamıştır...
Öldürüp sonra da cenazeye gelen katiller misali...
Ve sonuç odaklı yaşayanlar aramızda dolaşıyor hâlâ.
**
Tek bir şey var...
Yüzlerce, binlerce belki de ihbar yağıyordur devlete.
Bu ihbarlardaki iddialar delillendirilmeli.
Kimi düşmanını, kimi rakibini, kimi kendisine alan açmayı ve
kimileri de kişisel hesapları yüzünden bu oyunları oynayabilir.