Medyanın idealden iddia dönemlerine geçtiğini söylemiştik.
Siyaseti dizayn etme hastalığına yakalandığını da...
Özellikle de Ankara gazetecileri.
Merhum Özal ile başlayan bu süreç her geçen gün daha da zıvanadan
çıkıyor.
Sizin yönetmekte zorlandığınız gazeteci kadrosu, sabahtan akşama kadar siyasetçilerle, daha önceki yıllarda yargı, askeri ve bürokrasiyle birlikte bir şeyleri dizayn etmekle meşguldü...
Ve her geçen gün birilerinin kirli çamaşırları ortaya çıktıkça söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuzu da anlamış olduk...
Bu yüzden ülkemizde medyaya olan güven her geçen gün sıfır noktasına doğru hızla yol alıyor.
Sürekli yalan söyleyen, çelişkili konuşan, dün ak dediğine üç gün sonra kara diyenleri elbette bu millet görüyor, izliyor ve okuyor...
İtibar cellatlığı yapan marazi kafaları millet tanıdıkça bu kurumlara, bu kurumlarda yazan ve çizenlere, konuşanlara inanmıyor...
Haliyle medya kendi itibarını sıfıra indirgiyor...
***
Tavır gazeteciliğinin her geçen gün sona erdiği dünyada, sekiz
sütuna atılan karalayıcı ve zemin hazırlayıcı manşetlerle
birilerine saldırmanın hiçbir karşılığı ve inandırıcılığı
yok artık.
Medya, bu yüzden hem ticari kayıp hem de itibar kaybı yaşıyor...
Gazeteci Barış Soydan bize Amerika medyasından bazı örnekler veriyor...
Diyor ki:
“New York Times geçen hafta 2017’nin son üç aylık dönemine ilişkin bilançosunu açıkladığında herkes şaşırdı. İlk andaki şaşkınlık, New York Times hisselerinin borsada yüzde 13.8 yükselmesini sağladı. Bu, son 11 yılın en büyük yükselişiydi.
“New York Times’ın bilançosunda şaşırtıcı olan neydi? Hisseler neden rekor oranda yükselmişti?” sorusunu soran Barış Soydan, şu tespitlerde bulunuyor: