Paris’in İstiklal Caddesi diye bildiğimiz Rue Montorgueil’de yürüyoruz.
“Yağmur çiseliyor” şarkısını mırıldanarak geziyoruz ama alabildiğine yağmur yağıyor...
Islak kaldırımlarında yüzlerce şemsiyeli kadın ve erkek koşuşturuyor...
Kış sanki her yere küsmüş gibi...
Kar birçok ülkenin dağlarında dahi yok...
Paris’in en güzel caddelerinden, Montmartre’ın salkımlarla kaplı sokağı Rue de l’Abreuvoir’da rüzgâr fırtına gibi esiyor...
Picasso’nun, Degas’ın, Renoir’ın yeniden dolaştığını hissediyor gibiyiz...
Seine Nehri kenarından giderken Quai de l’Hotel de Ville’e geldiğinizde sağ tarafımızda kalan, yeşillikleri ve masalsı evleriyle adeta bizi büyülü bir dünyaya götüren caddeye geldiğimizde Johnny Depp’in 9. Kapı filmine sahne olan Café Louis Philippe’te dostlarla buluşup konuştuk...
İçinden çıkmaya zorlandığımız o kadar çok konu başlığı birikmiş ki aklımızda...
Ve eski günlerin içinde kalan, yarım bıraktığımız, unutulmayan, unutamadıkları-mızın da muhasebesini yapmaya çalıştık...