Soğuk günler yaşıyoruz...
Kar, yağmur ve buz gibi havaları düşe kalka günleri
tüketiyoruz!
Ülkemizin sınırları ötesinde yaşananlara dair göç resimlerine
baktıkça ciğerimiz parçalanıyor...
Suriye’nin Halep kentinde yaşanan savaşın çirkin yüzünü dünya
seyretmekle yetiniyor.
Binlerce insan evlerini bırakıp çocuklarıyla, kadınlarıyla
göçüyorlar!
Tahliye konvoyuna dahi ateş açıyorlar...
Bu nasıl bir vahşettir...
Ellerinde bir battaniyeyle yeni bir hayata yürüyorlar.
Ve çocukların gözlerindeki korku, hayatları boyunca
unutamayacakları bir büyük acı...
Baba, dede, abi, anne ve ablalarının çaresizliğini ve
tükenmişliğini hiç unutmayacaklar!
Ve bu duruma neden olanları asla affetmeyecekler!
***
Kış gününde aç susuz yollara düşenler, kentlerini yıkık halde
bırakıp meçhule yürüyorlar.
Kimileri de ülkemizdeki akrabalarına sığınabilmenin derdinde.
Binlerce insanın akıbeti meçhul günlerin insafına kalmış...
Ve Ege Denizi’nde yaşanan göç faciasını daha unutamamış iken... Her
yeni gelen bir fotoğraf daha beter yüreklerimizi burkuyor...
Suriye ve Irak’tan Avrupa’ya gitmek isteyenleri hatırlıyoruz.
Ve bir bot ve can yelekleriyle denizleri aşmaya çalışanların
durumunu...
Ekmek ve hürriyet uğruna ölümüne yolculuk yapanların gözleri önünde
çocuklar sularda kayboluyor...
Bize göre Suriye’de asrın zulmü yaşanıyor!
Ve karaya vuran o masum yüzlü çocukların cesetlerine ait
fotoğraflar hâlâ yüreğimizin derinliklerinde dururken...
***
Türkiye’nin Rusya üzerinden yaptığı baskılarla tahliye
konvoylarının oluşması, ateşkes sağlanması ve sonra bozulması ve
ardından yeniden tahliyeye devam edilmesi haberleriyle tüm yaşama
sevincimizi yitiriyoruz.
Ve artık diliyoruz ki bu kara günler son bulsun!
Ve göç mevsimi bir an önce bitsin...