New York’ tayız...
Cum-hurbaşkanı Erdoğan ve çok sayıda bakanın katıldığı seyahatte
hemen herkesin yüreğinde Türk-Amerikan ilişkilerinde eski günlere
yeniden dönülebilme beklentisi var.
Sanki, gelinen bu noktadan Türkiye suçlu ve sorumluymuş gibi...
BM, yani Birleşmiş Milletler aslında tüm kirli hesapların,
savaşların defterlerinin açıldığı yer...
Ve muhasebesinin yapıldığı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan on beş yıldan beri katıldığı Birleşmiş
Milletler’in genel kurulunda küresel efendilerin bütün kirli
hesaplara ait bütün defterleri açarak yani günahlarını yüzlerine
çarpıyor...
Anlayan var mı?
*
Bu anlayışsızlıkta olanlara karşı da hem BM Genel Kurulu’nda hem de
TÜRKEN yemeğinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan noktayı
koyuyordu...
Vakıf geleneğinin New York’taki temsilcisi olarak gördüğü TÜRKEN’in
akşam yemeğinde Türkiye ile ABD arasında bunun sağlam bir köprüye
dönüşmesini çok arzulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan öğrencilere diyordu
ki:
“Biz çıkarların, menfaatlerin, kirli hesapların bir araya getirdiği
insanlar değiliz. Biz muhabbetin, dayanışmanın, karşılıklı saygının
buluşturduğu insanlarız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ terör örgütü için de barış beklentisi
içerisine giren bazılarına da diyordu ki:
“Devletin namuslarına emanet ettiği silahları kendi milletine
çevirmekten ve gerektiğinde kullanmaktan çekinmediler. Bu hainlerin
elebaşılarına baktığınızda, birçoğunun iyi eğitim aldığını, iyi
okullarda okuduğunu, ülkemizin en kritik kurumlarında görev
yaptıklarını görüyorsunuz.”
*
“Eğitim belki cehaleti alıyor ama hainlik, karaktersizlik,
soysuzluk baki kalıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları
söylüyordu:
“Vatanına, milletine, kendi bağrından çıktığı topluma aidiyetini
kaybedenin varacağı tek yer, unutmayın, ihanet çukurudur. Hiçbir
medeni devlet, darbe teşebbüsü gibi demokrasiye ve milli iradeye
yapılan bir saldırıyı cezasız bırakmaz.”
*
“15 Temmuz gecesi işlenen bu suçun hesabını da bizler hukuk içinde
soruyoruz, soracağız. Birileri zaman zaman bize akıl vermeye
çalışıyor, onlar bu akıllarını kendilerine saklasınlar” diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan noktayı koyuyordu:
“Parlamentomuzu bombalayan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni
bombalayan, emniyet teşkilatımızın en önemli harekat merkezini
bombalayan ve buralarda onlarca, yüzlerce vatan evladının şehit
olmasına zemin hazırlayanları kusura bakmasınlar bizler
affedemeyiz, Allah’ın affetmediğini kul olarak bizim affetme
yetkimiz yoktur.”
*
Son zamanlarda birileri darbecilerin dışında kalan örgütün büyük
bir kesimiyle barışmanın da gerekliliğinden söz etmeye ve pişmanlık
gerekçelerine dayanılarak birileri de birileri adına konuşmaya
başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu tarz akıl verenlerden rahatsız olmuştu
ki affetme hayalleri kuranlara da son sözlerini söylemiş oldu.
Kişiler kendilerine karşı işlenen suçları affetmekle
sınırlıdır.
Devlete, millete, bayrağa, vatana karşı işlenmiş suçları affetme
yetkisi hiç kimsede yoktur.
TBMM de buna dahildir.
Anayasa Mahkemesi de...
Kim affediyorsa şehitlere, millete, vatana ve bayrağa ihanet etmiş
demektir!
Kim söylüyorsa da bu şarkıyı o kirli hesap defterinde mutlaka adı
vardır