Salı ve cuma günkü yazı-larımızda Prof. Mim Kemal Öke’nin dekanı
olduğu üniversitede hayata karşı daha dayanıklı olabilmeleri için
öğrencilerine kendi hayatından örnekler verdiği ders notlarına
değindik.
Bu yazıları okumayanların, onları okuduktan sonra bu yazıyı da
okumalarını tavsiye ediyoruz.
Prof. Mim Kemal Öke’nin ders notlarını okudukça aklımıza 15 yıl
önce dünyada fırtınalar estiren Hint asıllı Kanadalı yazar Robin S.
Sharma’nın “Ferrari’sini Satan Bilge” adlı roman serisindeki Julian
Mantle’nın yaşadıkları geldi...
*
Romanın konusunu şöyle özetleyebiliriz...
50’li yaşlarında ve ülkenin ünlü avukatlarından Julian mesleğinde
çok başarılı ve hayatta sahip olunabilecek her şeye de
sahiptir.
Kariyer, şöhret, para, özel bir jet, ada ve kırmızı bir
Ferrari.
Julian sürekli çalışmakta ama sağlığına hiç dikkat
etmemektedir.
Yoğun iş temposu nedeniyle bir duruşma sırasında kalp krizi
geçirir.
İşte bu hastalık Julian’ın tüm hayatını değiştirir.
Hastanede gördüğü tedavinin tamamlanmasından sonra ortadan
kaybolur.
Sahip olduğu her şeyi hatta çok sevdiği Ferrari’sini bile satarak
Hindistan
seyahatine çıkar.
*
Prof. Mim Kemal Öke öğrencilerine diyor ki:
“O dönem benim için çok zor; Ermeni olayları üzerine çalışıyorum,
yaşananların bir soykırım olmadığını belgelerle anlatmaya
çabalıyorum. Tabii bu durum bazı mercilerin hoşuna gitmiyor; böyle
yazıp çizdiğim için de tehditler alıyorum, suikastlarla karşı
karşıya kalıyorum. Evim basıldı, çocuğumu kaçırmaya çalıştılar
falan… Yapayalnız, tek başına bir adamım. O günün parasıyla 12.000
TL’ye ihtiyacımız var.”
Ve Prof. Mim Kemal Öke belki de kimsenin bilmediği ve bilinse de
kimsenin umursamadığı bir gerçeği açıklıyor ve diyor ki:
“Kütüphanemi satışa çıkarmaya karar verdim, Neval karşı çıktı. Bir
de üstüne üstlük, uğraştığımız konulardan dolayı yurt dışına çıkma
yasağıyla beraber, tazminat cezası da gelmedi mi? Bu
çaresizliklerle bir gün üniversitedeki odamda oturmuş, ne
yapacağımı kara kara düşünüyorum. İçeriye bir adam girdi: ‘Burada
20.000 TL’lik çek var. Çocuğunun ameliyatını yaptır, geriye kalanla
gez, dolaş. Bunun karşılığında senden sadece bir şey istiyorum:
Yazdıklarını yalanlaya-caksın, soykırım yapılmıştı, diye yazı
yazacaksın’ dedi. Durumumu düşünün: Bir yanda çocuğumuz, bir yanda
alçakça bir iftira! Tabii ki bir saniye bile düşünmedim, asla böyle
bir şey yapmayacağımı söyledim.”
*
Ve Prof. Mim Kemal Öke aldığı tehdide rağmen ülkesini ve milletini
satmıyor ve diyor ki:
“Bunun üzerine ‘Biliyor musun bu çekteki 4.000 TL’yi birine versem
seni hemen hallederler’ dedi. O günü hiç unutamam: Yağmurlu bir gün
ve Bebek’e doğru yürüyorum. Yağmur gözyaşlarıma karışıyor. ‘Medet
ya Rab! Senden başka kimsem yok. Bir tek sen varsın’ dedim. Sonra
bütün zorluklar nasıl aşıldı, çözüm yolları önüme birer birer nasıl
serildi, ben bilmiyorum. Bazı şeyler için sabırsız olmamak lazım,
zamana ihtiyaç vardır.