Amerika’daki seçimlerden çıkartılacak çok ders var.
Halk, merkez ve güçlü medyadan sürekli kaçıyor.
Ve medya ise halkın kendisine inanmadığı gerçeğiyle bir kez daha
yüzleşiyor.
Halk, yıllardan beri merkez ve güçlü medya kalelerin algı ve
itibarsızlaştırma operasyonlarından, saklama geleneğinden, olaylara
istediği pencereden bakma özgürlüğünden, gündemdeki her konunun
altından bir Çapanoğlu’nun çıkmasından, siyaset dahil her yeri
dizayn etme alışkanlığından bıkmış.
Ve dünyanın her yerindeki halk; merkez ve güçlü medya adreslerine
karşı artık ters tepki gösteriyor.
Merkez medya ne diyorsa halk tam tersini yapıyor.
Çünkü, kendi yüreğine, aklına müdahaleyi istemiyor ve masa başında
yazılan senaryoların kendisine dayatılmasını da hiç sevmiyor.
Sosyal medya platformları yani “dijital kaleler” bu yüzden dünyanın
her yerinde aşırı rağbet görüyor.
***
Halk, üç beş yönetici gazetecinin veya birkaç patronun aklıyla
atılan manşetlere, masa başında planlı ve tek taraflı yapılan
yayınlara artık inanmıyor ve aldanmıyor.
Objektif olmalarını istiyor.
Lakin, merkez medya şüphe dağlarını o kadar çok dikmiş ki
yıkılmadıkça ya da kendi elleriyle yıkmadıkça inandırıcılığına asla
kavuşmayacak!
Haberin doğru verilerle kamuoyuna sorulmasını isteyen halk, yorumun
ve tercihin ise kendisine bırakılmasını arzuluyor.
***
Ve bunun son örneğini Amerika’daki başkanlık seçimlerinde
yaşadık.
Güçlü ve merkez medya tarafından “politik piyango” diye
nitelendirdikleri, karikatürize ettikleri işadamı Donald Trump’ın
seçimi kazanması ise en belirgin örnek!
Charlie Rose’un programına katılan Amerika’nın en deneyimli
gazetecilerinden Ted Koppel medyanın geldiği yeri şöyle
özetliyordu:
- Medya ciddi bir felaket. Eski yıllarda sektörün bu tarafındaki
insanların yani yayın haberciliğinden bahsediyorum, ABD halkına
ihtiyacı olan haberleri sunmak gibi bir misyonu vardı. Ekonomik
dinamikler ve teknolojik değişimler yüzünden durum çok değişti. En
büyük televizyon kanalları 40 yıl önce 100’den fazla dış muhabire
sahipti. Dünyanın her yerinden bilgi topluyorlardı. Bugün
baktığımızda ise bu sayı en fazla 20’dir. Gelinen nokta ise daha
vahim, nitelik var ama incelik yok.