Kolayca unutulan savaşların yaşandığı günümüzde acının da
sevinçlerin de hükmü bazen dakikalara yenik düşüyor.
Krizler her zaman fırsat doğurmayabiliyor.
Aksine, büyük felaketlerin riskini taşıyor.
“Geleneksel medyadan kaçış hızla sürüyor” derken, polemik olsun ve
herkesin diline sakız olsun diye yazmıyoruz.
Okuyucu ve hatta seyirci mobile kayıyor ve geleneksel medyanın
kendini güncellemesi gerekiyor diyoruz.
Ve medyanın her geçen gün biraz daha küreselleştiğine dikkat
çekiyoruz.
***
Hindistan’daki bir kazanın videosu YouTube’da saatler içinde
milyonlarca izleyici buluyorsa, yorum köşelerine herkes bir şeyler
yazabiliyorsa geleneksel medyamız için büyük bir uyarı
demektir.
On yıl öncesine kadar şarkısına klip çeken bir sanatçı geleneksel
medyaya yalvarırken, ki hepimiz o günlerin şahidiyiz, artık buna
ihtiyaç duymuyor diyoruz.
Yüz bin satan bir gazetenin sayfalarında yer almanın veya bir
televizyon programında beş dakika gözükmenin bir hükmünün
kalmadığını anlatmaya çalışıyoruz.
Klibinin videosunu YouTube’a koyduğu anda milyonlarca kişi aynı
anda izlemiş oluyor...
Haliyle bu durum reklam veren tüm şirketler, piar ajansları için de
geçerli...
Buna Instagram, Twitter, Facebook gibi sosyal medyayı da dâhil
ettiğimizde tehlike çanlarının kimler için çaldığını bir daha
söylemeye gerek var mı?