Devlet, sanatçıyı, bestekarı ve söz yazarını korumak için Fikri ve Sınai Hakları kanunu çıkartmış...
MESAM’a üye olanlar da bu haklarının takibi için yetki vermiş.
Ceza davası açılması için ise ayrıca bir yetki vermesi lazım.
MESAM, ülkemizde yayın yapan televizyon ve radyo gibi medya kuruluşlarıyla bir araya geliyor ve telif sözleşmesi imzalıyor.
Yayın kuruluşları yayınladıkları her eserle ilgili form dolduruyor...
Ve sonra telifini MESAM’a ödüyor!
*
MESAM ile anlaşmayan, ya da anlaşmaya varamayan, pazarlıkları sürdürmeye çalışıyorsa farklı hukuki taktikler devreye giriyor...
Noter tesbitiyle o kuruluşların yayınları dinleniyor, ya da izleniyor.
Kendi üyelerine ait olan eserlerin çalınması halinde başlıyor dava serüveni.
MESAM’ın avukatları bu yayın kuruluşlarının Sorumlu Müdür’lerine ceza davası açtırıyor. Ki yayın kuruluşu anlaşmaya yanaşabilsin diye.
Ve biz gazeteciler mevcut yayın kuruluşlarında bunlarla ne ilgimiz var diyebilme lüksü yok, dışarıya da veya mahkemede hakimlere de biz bu işte masumuz demeye hakkımız yok!
Son iki yazımızda hakkımızda açılan ve beraat ettiğimiz iki davadan bahsetmiştik...
Radyo beş saniyelik cıngıl müziğini çalmış diye adliye koridorlarında boy gösterdik...
*