Ve birkaç günl-üğüne de olsa bayramda baba evi
Elazığ’daydık.
Çöl sıcakları denilen günleri yaşadık adeta.
Ağaç ve ormanlardan yoksun olan kentlerde yaşamanın zorluğunu bize
göre halk da yeni anlıyor gibi.
Ve ağaç dikme seferberliğinin yeniden ilan edilmesi gerektiğini
de.
Böyle giderse Güneydoğu’dan sonra Doğu Anadolu Bölgesi de
çölleşmeye doğru gidiyor.
Ağaçsız kentlerde ve yağmursuz günlerde yaşamak
zorlaşıyor.
Ve bölge çölleşiyor.
*
Dört bir yanı baraj gölleriyle çevrilen ve bir ada konumuna düşen
Elazığ’da iklim değişmiş.
Afrika ülkelerinde dahi böylesine bunaltıcı bir sıcakla
karşılaşmadık.
Ki bize göre tek nedeni de barajlar!
Ve ağaçsızlık...
Bu durumu da Elazığ’a yeni atanan Vali Çetin Oktay Kaldırım
kardeşimize de ilettik...
Kendisinin ve ekibinin gittikçe büyüyecek olan bu meseleye karşı
projeler geliştireceğine de inanıyoruz...
*
Dört beton duvar, dört lastik tekere olan sevdalarımız ya da
düşkünlüğümüz hâlâ bitmemiş...
Ülkenin her yerinde bu anlamsız sevda, kentleri her geçen gün biraz
daha yaşanmaz hale getiriyor.
Karşılığı ise yine bu bayram trafik kazalarında 112 ölü ve 482
yaralı...
Savaşa gider gibi tatile gidiyoruz.
Ve savaştan çıkmış gibi bir acı tabloyla karşılaşıyoruz.
*
Acılarına tutunarak yaşayanlar bir bayramı daha hüzünle
geçirdi.
Kuralsız bir hayatın uzağında keyfince yaşayan ve karar verenlerin
sonu hep hüsranla bitiyor.
Yaşamak ve ölmek arasında geçip giden bir ömrü keyfi sonlandırmak
da bize mahsus bir tarz!
“Ağaçlar ayakta ölür” misali gibi yaşıyoruz...