Mehmet Soysal Milliyet Gazetesi

Yüz yıllık yalnızlık

Kimlerin neye inan-dığıyla ilgili değil neyin doğru oluşuyla daha çok ilgilenmeliyiz... Bu sözü hayatın pusulası yapmayı başarabil-diğimizde ise kördüğümler çözülmüş...

27 Ağustos 2017 | 1.352 okunma

Kimlerin neye inan-dığıyla ilgili değil neyin doğru oluşuyla daha çok ilgilenmeliyiz... 
Bu sözü hayatın pusulası yapmayı başarabil-diğimizde ise kördüğümler çözülmüş olacak... 
Ülkemizdeki her meseleye iktidar ve muhalefet kamplarından bakmayı gelenekselleştirdik...
Doğru yerde yanlış, yanlış yerde doğru duruş sergilemeye başladık...
Duruş bozukluğunun zirvelerinde geziniyoruz.
Bu duruşun adına siyaset deniliyor, böyle bir siyaset olmamalı.
Etrafımızı zehirli sarmaşık gibi sarmışlar.
Savaş kapımıza kadar gelip dayanmış.
Ve yüz yıllık yalnızlığımız devam ederken, evin içinde yangın çıkartmaya kimsenin hakkı yoktur... 
*
Ülkenin sağlam duruş sergileyen adamlara, kadrolara ve kalabalıklara ihtiyacı var!
Kronik muhalif kafasıyla, ikiyüzlü adamları da siyasetten ayıklamak gerekiyor...
“Başka Türkiye yok” diyerek kaplumbağa gibi başını kabuğuna çekerek kendilerini avutanlara da diyoruz ki “Başka Türkiye de var.”  
Yüz yıl önceki sınırlarımızı, geride bıraktıklarımızı da düşünmeliyiz.
Kerkük ve Musul gibi Türkmen kentlerinde Barzani referandum oyunlarıyla Kürdistan’ı kurmaya çalışıyor...
Ve bu oyuna Halep ve Şam da dâhil edilecek...
Uyan-malıyız! 
Direnmeliyiz.
Oyunu bozmalıyız...
*
İslam coğrafyasını asırlardan beri mayın tarlasına çevirenler tehlikenin ihtimalini hesaplayamıyor!
Avrupa’nın merkezinde dahi insanları eğitimden uzak tutarak, cahil bırakarak, hizmet sektöründe kullanarak modern köleliği kurduklarını zannedenler bugün ne kadar yanıldıklarını hâlâ anlayabilmiş değil!
Ve dünya büyük bir ölüm meydanı.
Denizler ise cellatların havuzuna dönüştü.
Yetmiş üç farklı fırkaya bölünen İslam âlemi hâlâ gaflet uykusunda... 
Haçlı ruhu ise rüzgâr gibi dolaşıyor... 
Rabbani, Geylani, Gazali, Buhari ve Bağdadi’siz kalmış İslam coğrafyasının pusulası bozulmuş.
Bir araya gelemeyişi ve hâlâ Batılı efendilere uşaklık etmekle meşgul oluşu bu yüzden.
Yüz yıldan beri yalnızlığımızı dünyaya anlatamıyoruz.
Anladığımız zaman ise diliyoruz ki geç kalmış olmayız

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yarından sonra 31 Ekim 2022 | 176 Okunma Hiç ışık yok 29 Ekim 2022 | 94 Okunma Derin yapılar 26 Ekim 2022 | 231 Okunma Çalkantılı geçmiş 24 Ekim 2022 | 182 Okunma Yol haritaları 22 Ekim 2022 | 122 Okunma