Darbecilerin davalarını izliyoruz, okuyoruz...
Ve medyada her geçen gün perde arkasındaki gerçeklermiş gibi bize göre sözde itiraflar yayımlanıyor...
Okudukça, izledikçe de hem gülüyoruz hem de ürküyoruz.
Çünkü “Kömürlükte kaybedilen, sokaklarda aranıyor” oyunu sergileniyor! Ve darbecilerin hepsi 15 Temmuz akşamı nerede olduğunu anlatmaya çalışıyor ve hafifletici gerekçeler üretiyor.
Birileri zekâmızı aşağılamaya devam ediyor.
Bu ülkede “Zekâ krize sokulursa dünyanın krizi olur” diyebiliyoruz...
Generalliğe, albaylığa kadar kendilerini, yüzlerini gizleyerek bugüne kadar nasıl gelindiğine dair detaylardan bahseden hiç yok!
***
Soruları kim çalmış, kimler dağıtmış, kimlerden yardım alınmış?
Askeri ve polis okullarına nasıl girilmiş?
Böylesine bir hırsızlık organizasyonunu kim veya kimler yönetmiş?
Dış ülkelerin istihbarat ve askeri örgütleriyle olan bağlantılara dair bir itiraf yok...
Kırk yıldan bugüne kadar gelişe büyük katkı sunan siyasi aktörlerden, kadrolardan bahseden hiç yok!
Yani, hepimiz 15 Temmuz akşamında kimin nerede olduğunu öğreniyoruz...
Arkasındaki kırk yıla dair bir belge yok!
Ve kimsenin öğrendiği bir şey de yok...
Ne gariptir ki mağduriyet masalları anlatan koro şarkılarını daha yüksek sesle söylemeye başladıklarına şahit oluyoruz.