Bir hafta toz oldum..
Gündemden tamamen koptum.. Ne olup bittiğinden haberim yoktu..
Yoktu ama dönünce neyle karşılaşacağımı merak da etmedim..
***
Çünkü; tahmin etmek zor değildi..
Barikatlar, TOMA’lar, her köşe başını tutan polisler.. 1 Mayıs’tı,
otoriter devlet geçen yıl olduğu gibi yine güç gösterisi
yapacaktı..
Üstelik güvenlikçi devlet geçen yıla göre daha avantajlıydı..
‘Makul şüphe’ şapkasıyla istediğini yapacağı yasaya
kavuşmuştu!..
***
Televizyonu açtım, yorumları dinledim, gazeteleri okudum; ‘ne oldu
da eskiye dönüldü’ sorusuna cevap aranıyordu..
Ne olmuştu da Taksim yeniden kapatılmıştı ..
Ne olmuştu da Taksim’i açmakla övünen, Taksim’i açmak bize nasip
oldu diye böbürlenen Erdoğan artık tam tersini düşünüyordu..
Taksim’i açmıyordu..
Neden; 1 Mayıs yeniden gerilim gününe, korku gününe, eve kapanma
gününe, polis gününe, TOMA gününe dönmüştü?
***
Bu sorunun yanıtını aradım.. Merkez medyada tatmin edici cevap
veren yoktu.. Hatta polis devleti ortamının iktidara zarar
verdiğini iddia edenler de vardı..
Ben böyle düşünmüyorum..
Zarar verse, 1 Mayıs’ın şenlik havasında olmasını sağlardı..
Zarar verse, daha önce olduğu gibi kenti ‘Taksim’i biz açtık, biz’
afişleriyle donatırdı..
Zarar verse, Taksim’i ikinci kez açmak da bize nasip oldu
derlerdi..
Zarar verse, Taksim’i işçi kardeşlerimize teslim ettik diye ara
formül bulur, seçim öncesi işi tatlıya bağlardı..
Ama yapmadılar.. İktidar bunu tercih etmedi..