Pazar pazar bu da ne demeyin..
Bir döneme damgasını vuran önemli doktrin tartışmasıydı..
Adana kebabı soğanlı mı olur, soğansız mı?
Hatırlıyorum; aylarca tartıştık..
Aslında hâlâ tartışılıyor..
*
Gelin sizi 36 yıl önceye götüreyim..
Önce o günleri anlatayım..
12 Eylül askeri darbesi üzerimizden silindir gibi geçmişti.. Nefes alacak halimiz kalmamıştı..
Parlamento kapatılmış, siyaset yasaklanmış, binlerce insan hapse atılmış, gazetecilik yapmak, ülke meseleleri üzerine konuşmak suç haline gelmişti..
Cumhuriyet gazetesinde çalışıyordum.. Siyaset bilimi okuyan tıfıl spor muhabiriydim..
Direksiyonda Hasan Cemal vardı.. Gazeteyi çıkarmak, ayakta tutmak başlı başına meseleydi..
*
Gazetecilikten politikacılığa geçenler mesleklerine geri döndü.. Bülent Ecevit Arayış dergisini çıkardı..
Altan Öymen Cumhuriyet’e döndü, köşe yazarlığına başladı..
Fakat!.
Askerlerin buna bile tahammülü yoktu.. Bir bildiriyle (bugünün KHK’sı gibi düşünün) eski politikacıların Türkiye üzerine beyanat vermelerini, makale yazmalarını, toplantı yapmalarını yasakladılar..
Altan Öymen ne yapsın?!.
Limon satacak hali yok ya.. (Bu arada bizim mesleğin klasik sözüdür.. Aldığı ücreti beğenmeyen, yöneticisine kızan limon satarım daha iyi der ama 1979 yılından beri bu işin içindeyim, limon satmayı tercih edeni daha görmedim..) Mesleğini yapacak..
*
Karikatürist Tan Oral’la birlikte Çukurova’ya gittiler (Adana/Mersin/İskenderun).. Ve basın tarihine geçen muhteşem bir yazı dizisine imza attılar..