İçişleri Bakanı'nın bu tavrı Cumhurbaşkanı'ndan habersiz olamaz. Belli ki Saray'da konuşulmuş, tartışılmış. Anayasa Mahkemesi'yle kavga etme görevini İçişleri Bakanı üstlenmiş.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı ile İçişleri Bakanı'nın birbirlerine söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil.
2001 yılında yaşadığımız Anayasa kitapçığını atma krizinden farkı yok. Çünkü fiilen atılmasa bile tartışılan, Anayasa Mahkemesi Başkanı üzerinden hem mahkemenin varlığı hem de Anayasa.
Çünkü Bakan, şehirlerarası yollarda gösteri ve yürüyüşün yasaklanmasını istiyor ama bu Anayasal bir hak. Özgürlüklerle ilgili bir mesele.
Demek ki, yürütme meseleye böyle bakmıyor. Kendi tasarruflarına karşı çıkılmasına, engellenmesine, aldığı kararların iptal edilmesine bozuluyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözlerinden şunu anlıyoruz: Yürütme, tek doğru benim doğrumdur, anlayışında. Belli ki, arada sırada tekerleğe çomak sokan Anayasa Mahkemesi'ne karşı bir tavır var. Daha da ötesi kızgınlık var, öfke var.