Üstünlerin hukuku sona erecek, hukukun üstünlüğünü getireceğiz
dediler..
Yargıdaki kast sistemini kıracağız dediler..
Yüksek yargıyı halkın yargısı yapacağız dediler..
Aklınıza gelebilecek bütün süslü cümleleri peş peşe sıraladılar..
Alladılar pulladılar, Anayasa değişiklik paketini bundan altı yıl
önce seçmenin önüne koydular..
Pakette havuç maddeler de vardı..
Göz boyayan değişiklikler de..
Ama asıl hedef yüksel yargıydı.. Yüksel yargıyı dizayn etmekti..
‘İktidarla uyumlu’ hale getirmekti..
2010’da referanduma gidildi..
‘Yetmez ama evet’çilerin katkılarıyla, iktidar maçı aldı..
*
Yargıtay’ın 250 üyesi vardı.. Danıştay’ın 95.. Muhafazakarlar
azınlıktaydı.. ‘İktidarla uyumlu’ olabilmesi için muhafazakar hakim
sayısının artması gerekiyordu..
Yargıtay’ın da Danıştay’ın da beli kırılmalıydı..
Bu amaçla, Yargıtay’ın üye sayısı 387’ye Danıştay’ın 156’ya
çıkarıldı.. ‘İktidarla uyumlu’ yargı operasyonu tamamdı..
Tamamdı ama bu hamleyle yüksek yargı yasayla siyasallaştı!..
*
Doğru haklısınız.. Yüksek yargı zaten siyasallaşmıştı..
12 Eylül darbe döneminde de, 28 Şubat post modern darbe yılarında
da hukukun ikinci plana atıldığı.. Zaman zaman yok sayıldığı
onlarca örnek yaşandı..
Genelkurmay brifingindeki ayakta alkışlar siyasallaşmanın en somut
belgesiydi..
Ama 2010 referandumuyla siyasallaşma anayasal meşruiyet
kazandı..