Başbakan her gün en az bir toplantıda konuşuyor.. Bazen iki, bazen üç oluyor.. Hemen her konuda konuşuyor.. Teknolojiden mimarlığa, şehircilikten enerji yatırımlarına, dış politikadan çevre sorunlarına kadar.. Uzun uzun anlatıyor.. Bazen öyle sözler sarf ediyor ki; zannedersiniz ki daha dün iktidara geldiler.. Eleştirdiği işler, artık olmayacak dediği karşı çıktığı işler, kendi yaptıkları işler!. * Mesela TOKİ evleri.. TOKİ Mucizesi diye övünüyorlardı ya.. Başbakan dün TOKİ’nin kentlerin özgün mimarisine aykırı binalar inşa ettiğini ima etti.. ‘Bizzat görmediğim hiçbir TOKİ projesi hayata geçirilmeyecek’ dedi.. Haksız mı demeyin!.. Haklı olmasına haklı ama o binaları diken kendileri.. * Mesela İstanbul’un hali.. Başbakan; ‘Tarihi dokuya, çevre dokusuna aykırı hiçbir yapılanmaya izin vermeyeceğiz’ sözünü verdi.. Bugüne kadar tarihi dokuya zarar verildiyse veren kim? Tarihi yarımadanın siluetini bozan kim? Kendileri.. Başbakan, dikey mimari yerine İstanbul’un dokusuna uygun yatay mimariyi esas alacaklarını söyledi.. İstanbul’a dikey mimariyi teşvik eden kim? İmar iznini veren kim? 22 yıldır İstanbul’u yönetenler değil mi? Başbakan’ın İstanbul’un ne hale getirildiğini görmesi için çaba sarf etmesine gerek yok.. İstanbul’a ilk geldiğinden Dolmabahçe’deki çalışma ofisine sahil yolundan gitsin yeter.. Ataköy’de denize sıfır yapılan devasa binalar her şeyi anlatıyor.. Yatay mimariymiş!. İstanbul’da yer mi kaldı, İstanbul’da bina kondurulmadık arazi mi kaldı? Gelsin Zincirlikuyu’ya, dehşeti görsün..