Ülkeyi yönetenlere göre; çok iyiyiz, dünyanın en iyi durumda olan ülkelerinin başında geliyoruz. İşin kötü tarafı bu. Kendilerini buna inandırmış olmalılar ki hiçbir önlem almıyorlar
2018 yılının haziran ayıydı. Seçime altı gün kalmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan meydanlardaydı. Yeni rejimin ilk cumhurbaşkanı olmak istiyordu.
Her seçimde olduğu gibi o seçimde de sanki ülkeyi kendisi yönetmiyormuş gibi propaganda yapıyordu.
Muhalefetteymiş, seçilirse ilk defa ülke yönetiminde söz sahibi olacakmış gibi davranıyordu.
19 Haziran günü şöyle seslendi: "Bu kur falan bunların hiçbiri bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi biz belirleyeceğiz. 24'ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz."
Şunla bunla dediği kur ve enflasyon olmalıydı.
Yetki istiyordu ama yetkisi Başbakan'ı bir gecede kapının önüne koymaya yetecek kadardı; gerisini düşünün.
Seçmen yetki verdi veya yetkisini tazeledi.
"Ülkeyi tek başına yönet bakalım, bir de bunu deneyelim," dedi.
Sanki kendisi iktidarda değilmiş gibi uğraşacağım dediği dolar o tarihte 4.74'tü.
Uğraşacağım dediği faiz ise 17.75 .