Darbe girişimi öncesi PKK bir süre hareketsiz kaldı..
Ne bombalı saldırı düzenledi..
Ne pusu kurdu..
Bu hal, PKK-FETÖ anlaşmasına yoruldu.. PKK’nın darbenin sonucunu
beklediği iddia edildi..
Acaba gerçekten öyle miydi, yoksa eylemsizlik tesadüf mü?
Bu sorunun net cevabı yoktu..
Çünkü ne belge vardı ne bilgi ne tanık!..
Spekülasyon olabilirdi..
*
Sonunda ilk tanık çıktı.. 17 Ağustos’ta Van Polis Evi’ne bomba
yüklü kamyonla saldırı düzenleyen terörist itirafçı olmuş..
Örgüte ait sığınakları göstermiş..
Söylediği doğruysa; darbenin olacağını biliyorlarmış..
Karayılan, 15 Temmuz’da darbe olacağını tüm PKK’lılara
duyurmuş..
Kandil; ‘Askerlere saldırıyı durdurun, polisleri vurmaya devam
edin’ talimatı vermiş..
İtirafçı teröristin ifadesi şöyle..
‘15 Temmuz’da darbe olacağını cihazdan (telsizden) bize
söylediler.’
Vahim!.
*
Karayılan darbe olacağını telsizden tüm PKK gruplarına
bildiriyor..
Telsizden!..
Demek ki; birileri Kandil’e ‘İktidarı deviriyoruz, biz geliyoruz’
diye haber yollamış..
Başarılı olsalardı sadece FETÖ darbesi olmayacakmış..
FETÖ-PKK darbesi olacakmış..
Kırk katırla kırk satır bir arada..
Allah kurtarmış..
*
Meğer, Fethullahçı askerler darbe yapmak için PKK’yla anlaşma
yapmış!.
Meğer, Türkiye’yi kana bulamak için ortak hareket etme kararı
almış!.
Vahim..
Korkutucu ürkütücü..
*
Sadece bu değil vahim olan, başka bir şey daha var..
Kandil ‘komutan dediği’ PKK’lı terörist liderlerine telsizle darbe
gününü bildiriyor..
MİT’in haberi olmuyor..
Emniyet istihbaratın ruhu duymuyor..
MİT Müsteşarı’nın darbe günü öğleden sonra haberi oluyor ama sadece
Genelkurmay Başkanı’na söylüyor..
Cumhurbaşkanı’nı aramayı unutuyor..
Başbakan’a haber vermek aklına gelmiyor..
Cumhurbaşkanı darbe olacağını eniştesinden öğreniyor, hızlı
davrandığı için suikast timinden kurtuluyor..