Dış politikada halimiz felaket.. Avrupa’yı kastetmiyorum.. O ayrı bir konu..
Ortadoğu’yu söylüyorum..
Suriye’de, Irak’ta düştüğümüz durumu..
İddia şu; Ortadoğu’da bataklığa saplandık.. Müsebbibi Ahmet Davutoğlu.. Türkiye’yi bataklığın içine iten odur..
***
Doğru mu?
Doğru.. Irak-Suriye politikasının mimarı o.. Dışişleri Bakanı’yken, hatta Başbakan’ın dış politika baş danışmanıyken günleri Ortadoğu’ya ayar çekmekle geçti..
Osmanlı bakiyesine sahip çıkmak..
Osmanlı hinterlandını canlandırmak gibi bir vizyon üstlendi..
Ama yaptığı her tespit, attığı her adım Türkiye’yi biraz daha yalnızlaştırdı..
Türkiye’yi biraz daha zora soktu..
Türkiye’yi biraz daha bataklığın içine çekti..
***
Gelin kısaca duruma bakalım..
Fotoğrafı çekelim..
Altı haftaya devrilir dediği Esad beş yıl oldu hâlâ koltuğunda oturuyor..
Suriye’den kaçış olursa, komşu ülkelere mülteci akını başlarsa Şam yönetimi dayanamaz diye düşündü.. Şam yönetimi ayakta..
Mülteci akımını teşvik etmek için hemen kamplar kurdurdu, gazetecileri gezdirdi, açık sınır politikası uyguladı.. Sınırlar yolgeçen hanına döndü.. Terör örgütleri cirit attı..
‘100 bin mülteci kırmızı çizgimiz’ dedi.. 300 bine çıkardı.. 3 milyondan fazla Suriyeli geldi..
Şam’a karşı Halep’i destekledik.. Halep düşerse milyonlarca kişinin akın edeceğini iddia ettik.. Kırmızı çizgimiz olduğunu yıllarca söyledik.. Halep’i Ruslara teslim ettik.. Ruslar da Şam yönetimine..
Bayır-Bucak Türkmenlerini bombalıyor diye Rus uçağının düşürülmesi emrini verdi, turizm bitti, ekonomi sarsıldı, Türkiye hâlâ kendine gelemedi..
ABD’ye ‘Ya bizi ya da PKK’nın uzantısı PYD’yi seç’ dedik.. Koskoca Türkiye ile bir tuttuk.. ABD, PYD’yle işbirliğine devam etti..