Yıkış dökük binalar..
Yanmış okullar, tahrip edilmiş camiler..
Delik deşik edilmiş ambulanslar..
Hurdaya dönmüş araçlar..
Barikatlarla kesilmiş yollar..
Moloz yığınları arasında zaman zaman top oynayan çocuklar..
Çocuklar, çocuklar, çocuklar..
Güneydoğu’dan aylardır gelen fotoğraf bu..
*
Sonuç ne olacak?
Bilen var mı?
Peki, tahmin eden var mı?
Yok..
Tabii ki devletin ‘Pes ettim, söküp atamadım. Cizre’yi, Silopi’yi,
Sur’u PKK’ya bıraktım’ diyecek hali yok..
Bir ay mı olur, üç ay mı, altı ay mı bilemem, o ilçeler eninde
sonunda temizlenecek..
Çatışmalar bir gün bitecek.. Bu ayrı bir konu..
Ben bir sonraki aşamayı soruyorum..
İktidarın o güne yönelik planı var mı?
Acil eylem planı..
Zannetmiyorum!..
*
Yüz binlerce insanın yaşamı değişti.. Evi yıkıldı, işyeri
çöktü..
Vergi ertelemesiyle..
Konut yardımıyla..
Faizsiz krediyle çözülecek mesele değil..
İnsanların hayatı değişti, yaşama sevincinden eser kalmadı,
geleceği karardı..
*
Hele gençler, hele çocuklar!..
Onların geçirdiği travma daha da ağır.. Eğitim kayıplarını 15
günlük sömestr tatilinde telafi ederiz.. En iyi okullarda eğitim
veririz demenin propaganda yapmaktan öte bir anlamı yok..
Hem de boş propaganda!.
O çocuklar bu travmayı nasıl atlatacak?
Psikolog mı lazım?
Psikiyatr mı?
Toplum bilimci mi?
Kimlerin kapısını çalmalıyız?