Her ramazan din üzerine sohbetler, din üzerine yorumlar ön plana çıkar..
Temel sorunlardan biri de Kuran’ın okunmamasıdır..
Evet, evet..
Ülkenin yüzde 99’u Müslüman ama Kuran’ı başından sonuna okuyup anlayanların oranı yüzde iki..
Diyanet’in araştırmasına göre yüzde 99’un yüzde ikisi..
Kuran bütün evlerde var.. Eskiden özel kılıf dikilir, duvara asılırdı.. Arapça olduğu için kimse okuyup anlamazdı..
Bu sebeple okunmaz, sadece öpülüp başa konurdu..
İçinde ne yazdığını
bilen yoktu..
***
Son yıllarda Kuran’ın Türkçe meali yaygınlaştı.. Ayetlerin anlamı artık güzel Türkçeyle, anlaşılır bir dille ifade ediliyor..
Düşünün, adam dindar, adam Allah’a inanıyor ama Allah’ın kitabını okuyup anlamaya çalışmıyor..
Kulaktan dolma bilgilerle yetiniyor..
Okuyanlar da Arapçasını okumaya çalışıyor.. Yine bi şey anlamıyor..
Sadece okuyor..
***
Peki, Kuran okunmayınca ne oluyor? İnsanlar dini ibadetten ibaret sayıyor..
İbadetini yap, oldu bitti..
Peki, ya dinin ahlaki boyutu!
Şu soruyu her gün kendimize sormalıyız..
İslamiyet ne vaat etti de, Allah’ın Resulü ne söyledi de insanların gözleri kamaştı..
İnsanlar peşinden gitti.. İslamiyet hızla yayıldı..
***
Adalet dedi.. Eşitlik dedi.. Haksızlığa göz yumulmamalı dedi.. İnsanların eşit olduğunu söyledi.. Zulme karşı çıktı.. Kibrin kötü bir şey olduğunu anlattı..
Birbirlerini sevmelerini istedi.
İlk yıllarda dinin ahlak boyutu ön plandaydı.. Ahlak boyutu etkileyiciydi, cazipti, baş döndürücüydü, sürükleyiciydi..
İyi insan olmanın, hakkaniyetli insan olmanın, adil insan olmanın, başkasının hakkını yememenin yolu gösteriliyordu..
***
Bugüne gelelim..
Dinin ahlaki boyutunu unuttuk, konuşmaz olduk..
Hal böyle olunca, din camiye hapsedildi.. Namaz kıl, oruç tut,
zekât ver, paran varsa hacca git, içki içme, kumar oynama, domuz
eti yeme, adam öldürmek gibi, hırsızlık gibi, tecavüz gibi
büyük
suçları işleme..
Bu kadar mı?