Anayasa değişikliği Meclis’ten 77 saatte geçmiş..
Vekillere rejimin adını koymak için 77 saat yetmiş..
Meclis kısmını bir kenara bırakıyorum.. O vekillerin bileceği iş..
Biz ne yapıyoruz?
Oturup olan biteni izliyoruz..
İzlemiyoruz bile.. Çünkü televizyonlar Meclis’ten canlı yayın yapamıyor..
Haber bültenlerine yansıyan kadarıyla ilgiliyiz..
Yani kavga, gürültü kısmıyla..
***
Sorum şu..
Devlet yönetimini tamamen değiştiren bir değişiklik Batılı bir ülkede olsaydı ne olurdu?
Panellerden..
Toplantılardan..
Gösterilerden..
Yürüyüşlerden geçilmezdi..
İnsanlar anayasayla kalkar, anayasayla yatırdı.. Meclis yeni rejimi şekillendirirken etkin olmak isterlerdi..
***
Aceleye gerek yok; sıra ona da gelecek.. Meclis işini bitirsin, referandum sürecinde mitingler yapılacak, halka anlatılacak denilebilir..
Kaç gün?
Kaç saat?
Kaç kişi ne olduğunu anlayacak?
Batı tipi demokrasilerde seçmenin rolü bu kadarla sınırlı değil..
Seçmen orada daha aktif.. Sivil toplum kuruluşları daha belirleyici.. Kararlarda partiler kadar etkin..
Batı tipi demokrasilerde benzer bir değişikliğe gidilseydi; parlamentonun önü gösteri alanına dönerdi..
İnsanlar milletvekillerinin kararını etkilemek için..
Onlar üzerinde etkin olmak için parlamentonun kapısında kamp kurarlardı..
Evet de..
Hayır de baskısı yaparlardı..
Pankartlar açılır, sloganlar atılır, gösteriler, yürüyüşler düzenlenir, en ilgisiz insanların bile dikkati çekilmeye çalışılırdı..
***
Bunlar biz de var mı?
Yok..
Kâğıt üstünde var tabii.. Anayasal hak tabii..
Fiili durum hiç de böyle değil..
Bunun birkaç nedeni var..
BİR: İnsanlar çekiniyor.. Başıma dert açarım korkusu yerleşti.. Toplum suskunlaştı.. Toplum tepkisizleşti..
İKİ: Protesto eylemine öncülük edenlerin başı gerçekten derde giriyor..
ÜÇ: Barışçıl gösteri düzenleme geleneğimiz zayıf..
DÖRT: Zaten yasak..
***
Ankara Valiliği geçenlerde bir ay boyunca her türlü toplantı, gösteri, yürüyüş ve benzer etkinlikleri yasakladı..