Hollanda’yla yaşanan krizin iki boyutu var..
Biri diplomatik..
Öteki kaba kuvvet gösterisi..
Aile Bakanı’nın istenmeyen kişi ilan edilerek sınır dışı edilmesi diplomatik skandal..
Yenilir yutulur tarafı yok..
Bakanlar Kurulu bir dizi karar alarak cevap verdi.. İlişkileri dondurdu..
Kabul edilir bulmadık..
***
Sadece bunu değil, kaba kuvvet kısmını da kabul edilir bulmadık..
Hollanda polisinin TOMA’lardan tazyikli su sıkarak Aile Bakanı’nı destekleyen göstericileri dağıtmasını..
Protestocuların üzerine köpekleri salmasını..
Elinde bayrak, konsolosluğun önünde toplananları coplamasını..
Orantısız güç kullanmasını..
Kabul edilir bulmadık..
Şiddetle kınadık..
Faşizmin hortlaması dedik..
Neo-Nazizm ilan ettik..
***
Ankara’nın en üst düzeyde bu tavrını görünce Rotterdam krizi hayırlara vesile oldu dedim..
Demokrasimizin çıtasını yükseltti..
Geleceğimizi aydınlattı..
Niye mi?
Açıklayayım..
Önümüzde önemli günler var.. Nevruz var, 1 Mayıs var, Gezi Parkı protestolarının yıldönümü var,
Gazi protestolarında öldürülenleri; Belkin Elvan’ları, Ali İhsan Korkmaz’ları, Ethem Sarısülük’leri ve diğerlerini anma günleri var..
Var oğlu var..
Herhalde bizim polis Hollanda polisi gibi davranmayacaktır..
Hollanda polisi gibi TOMA’larla gelmeyecektir..
***
Haa.. Bir de Hollanda polisi şu ayıbı yapmış..
Şiddetle kınadık..
Hollanda polisi, gösteriye katılanların bir kısmını saatler sonra evlerine giderek gözaltına almış..
Kınadığımıza göre, demek ki polisimiz artık gösteriye katılanlara evden toplayarak ceza verme yöntemine başvurmayacak..
Hollanda krizi çok faydalı oldu; çok..
Asıl tehlikenin farkında mısınız?
Gençler kırılıyor, gençler çaresiz..
İş yok, güç yok..