İki, üç aydır görmüyordum.. Kadim dostumdur.. Bir süre önce mesleği (gazeteciliği) bıraktı..
Daha doğrusu bırakmak zorunda kaldı..
Geçenlerde karşılaştık..
Hal hatırdan sonra, ne yapıyorsun dedim.. Var mı yeni proje?
*
( Bu soru da adetten ama tuhaf!. İş bakıyor musun demenin nazik hali!. Sanki yüzlerce teklif havada uçuşuyormuş gibi..)
*
‘Sonunda karar verdim, mesleğe noktayı koydum, kafamdan sildim attım. Teklif gelse de dönmeyeceğim’dedi..
Ee ne yapacaksın sorusuyla deşmeye çalıştım..
‘Yaptım yapacağımı’dedi; ‘kozamı ördüm içinde yaşıyorum’
Koza!..
*
Nasıl yani?
‘Kendi gündemimi yarattım. Ülke gündemiyle, dünya gündemiyle ilgilenmiyorum. Günlük hayatla, olup bitenle ilişkimi kestim’
Eee..
‘Televizyon izlemiyorum, haberleri açmıyorum, tartışma programlarına takılmıyorum, gazeteye şöyle bir bakıyorum, o da üstün körü’
Ne yapıyorsun peki?
‘Kendi gündemimle yaşıyorum dedim ya! Her gün bir sürü yapılacak iş var, okunacakkitap var, izlenecek film var’
Vallahi diyerek devam etti; ‘Dostlarla buluşunca, iki tek yuvarlayacaksak baştan söylüyorum.
Masada siyaset konuşmayacaksak otururum. Yoksa...’
*
Güldüm, ülkeyi kurtarmaktan vaz mı geçtin dedim..
O da gülerek; ‘Biz çok kurtardık , bıraktım biraz da başkaları kurtarsın’ dedi..
*
Spora başlamış, yemek yapmayı öğrenmiş..
Hayretle yüzüne baktım..
Şaşkınlığımı anladı ki, açıklama gereği duydu; ‘Yemek yapma kursları var, altı haftada temelini öğreniyorsun. Bir sürü site var; izle, yap. Dinlendiriyor, tavsiye ederim’