Son zamanlarda ‘tek Türkiye’, ‘tek toplum’ nasıl oluruz veya olabilir miyiz içerikli kutuplaşmayı irdeleyen yazılara sık rastlıyorum..
Bu meseleyi ben de zaman zaman ele alıyorum..
İki farklı Türkiye’nin..
İki farklı yaşam biçiminin..
İki farklı kültürün varlığına.. İlçelerin, mahallelerin birbirinden giderek ayrıştığına , birbirlerine benzemediğine dikkat çekiyorum..
***
Ama bizim yazdıklarımız seçim sonuçlarından yola çıkılarak yapılan gözlemlere dayanıyor. . 970 ilçeyi kapsayan bilimsel bir çalışma değil..
Birikim dergisinin ağustos sayısında bu konuda yapılan araştırmayı okudum.. Oğuz Işık ’ın ‘siyasetin ve ayrışmanın coğrafyası’ başlıklı yazısını..
Bu konuyla ilgilenen için eşsiz bir kaynak.. Bilhassa siyasetle meşgul olanlar için..
Kutuplaşmanın olmazsa olmazı olan mekansal ayrışma meselesi ele alınmış..
Veri olarak da 2002-2015 arasında yapılan beş genel seçim sonuçlarına bakılmış.. Çıkan sonuç şu.. Ayrışmanın AKP- CHP arasında..
Ana eksen burası..
***
Örnek; iki parti arasında yüksek ayrışma ilçe düzeyinde 2002’de yüzde 28.4 iken 2015’te yüzde 34.3 çıkmış.. Orta ayrışma yüzde 14.7’den yüzde 17.4’ü bulmuş..
Birinin çok güçlü olduğu ilçede öteki çok zayıf..
İkisinin de bir arada güçlü olduğu ilçe yok.. (ikisinin de Türkiye ortalamalarının yüzde 20 üzerine oy aldığı ilçe)
AKP’nin de CHP’nin de (MHP ve HDP ) öteki partilerle birlikte güçlü oldukları ilçeler var.. İkisinin yok.. Bu da iki parti seçmeninin bir araya gelemediklerini gösteriyor..
Bir arada olmazlık ilişkisi güçleniyor..
İlçe ve mahalleler de birbirinden farklılaşıyor.. Kendi içinde homojenleşiyor, teksesli hale geliyor..
Mahalleler giderek kendi gibi olmayanı barındırmamaya başlıyor.. Kentler farklı grupların birbirleriyle olan en az teması sağlayacak şekilde yeniden kuruluyor..