Bir dönem iktidar yanlılarının dilinden; oyun kurucu
ülkeyiz, emperyal ülkeyiz sözü düşmüyordu.
Bu iddia yavaş yavaş rafa kaldırıldı…
Oyun kurucuyuz sözünün yerini oyun bozan ülkeyiz
lafı aldı…
Oyun kurmasak bile dış güçlerin oyununu bozuyorduk…
Veya bozduğumuz söyleniyordu…
Sonra bu tabir de kullanılmaz oldu. Artık kimse ne oyun
kurucuyuz diyor ne de oyun bozanız sözünü ağzına
arıyor.
Neden?
Çünkü oyun kuran değil oyuncu olduk da ondan…
Hangisinden başlayayım bilemedim. En son örnek Suriye… Esad
ülkemize gelsin diye, Esad’la el sıkışalım diye, Esad’la aynı
masaya oturalım diye can atıyoruz.
Çünkü kuyruğumuz sıkıştı…
Ortadoğu’da oyun kurmak için yola çıktık; Mısır’da, Suriye’de ihvan
iktidarı hayal ettik. İkisinin de abisi Erdoğan olacaktı… Bu iki
ülke üzerinden böyleye hakim olacaktık. Arap coğrafyası bize tabi
olacaktı…
Oyun planı bu değil miydi?
Darbeci Sisi’nin elini sıkmak zorunda kalarak…
Katil ilan ettiğimiz Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni kardeş ilan
etme durumuna düşerek…
FETÖ’cü darbecilerin finansörü BEA emirini Saray’da ağırlamak
mecburiyetini yaşayarak…
Oyun kuruculuktan oyunculuğa düştük…
Temel sebep AKP’nin içeride kutuplaştırma dışarıda düşman
yaratma politikası… Kavga etmediğimiz ülke, hararet
etmediğimiz ülke yöneticisi kaldı mı?
Hatırlayın… Hollanda başbakanından Almanya şansölyesine, Fransa
cumhurbaşkanından Yunanistan başbakanına kadar saydırmadığımız kişi
kaldı mı?
Bu sebeple Avrupa’dan sermaye gelmiyor. Maliye Bakanı Şimşek dokuz
takla atıyor ama bırakın para gelmesini para çıkıyor…
Oyun kurucu olmaya soyunan ülke emeklisine bin lira vermek için
günlerdir kafa yoruyor!..
Düştüğümüz hal bu…
Çünkü kasa boş… Hazine tam takır…
Çünkü yabancılara muhtaç haldeyiz…
Avucun açık gezerken, para dilenirken nasıl oyun kuracaksı...