İlk tur bitti, siyaset bayram tatiline çıktı..
Peki ne oldu?
AKP ile CHP istikşafi görüşme yöntemi üzerinde anlaştı.. Heyetler sorunları yatıracak, ortak nokta arayacak..
MHP, AKP’ye ‘bugün olmaz, yarın belki’ cevabı verdi.. Açıkça; ‘git CHP’ye masaya otur anlaştın anlaştın, anlaşamadın, bir daha gel o zaman bakarız’ dedi..
*
( AKP, süre doldu, CHP’yle anlaşamadık, sıkıştım, seçime gitmek istemiyorum, çarem kalmadı diyerek MHP’nin kapısını çalar mı?
Ihıhh, çalmaz, ..Seçim hükümeti için olabilir. O koalisyondan sayılmaz)
*
AKP- HDP görüşmesi zaten koalisyon odaklı değildi.. Çözüm süreci konuşuldu.. Aradaki buzlar eritilmeye çalışıldı..
*
MHP de, HDP de ( hayret aynı formülde buluştular! . Hayret aynı dili kullandılar!. ) AKP’nin CHP’yle hükümet kurması ısrarında..
Niye derseniz!..
CHP’yi ateşe atmak için mi?
Nasıl olsa kriz çıkar, yürütemezler diye mi?
Muhalefette kalmak işlerine geldiği için mi?
Türkiye’nin meselelerini ancak büyük koalisyonun çözeceğine inandıklarından mı?
HDP, MHP’yi.. MHP, HDP’yi marke etmek niyetiyle mi CHP’yi istedi?
Bilemiyorum.. Soru işareti!..
*
Aslında AKP’nin de başka seçeneği yok..
Bahçeli, Dolmabahçe mutabakatının çöpe atılmasını, çözüm sürecinin durdurulmasını şart koyuyor.
Demirtaş’ın başı süreci kaldığı yerden devam etsin istiyor.. İmralı’ya gidilsin, izleme heyeti kurulsun..
İki zıt kutup..