İnsanlar soruyor..
Bu hassasiyet neden?
Ne hassasiyeti!..
Ekranlara çıkanları görmüyor musun? Birileri Cemaat’i kollama telaşında, devlet çok dikkatli olsun diyorlar, kurunun yanında yaş da yanmasın diyorlar, tutuklamalar hakkaniyetli mi diye soruyorlar..
Eee demesinler mi, hukuku hatırlatmasınlar mı?
Hayır hayır, mesele o değil.. Hukuk diyorlar, adalet diyorlar, hoyratça davranılmasın diyorlar, tamam, doğru da bu kavramlar darbeciler içeri atılınca mı akıllarına geldi..
Olur mu ya.. Hep söyleniyordu..
Cemaat’i devletten kazımak lazım, savcıların elinin rahat olması lazım..
Ben de yazdım, hukukçular da söylüyor; hukuk içinde kalarak temizlenmeli..
Korkum şu, savcılar, hâkimler başımıza bir şey gelir mi diye çekingen davranırsa sonuç alamayız..
Ama hukuk dışına çıkarsak da sonuç alamayız dedim..
Ve başladım anlatmaya..
*
Türkiye 2007’den sonra hukuk tanımaz bir devlet haline geldi…
Yargı terörü estirildi..
Devlet terörünün en şiddetlisini yaşadık..
2010’dan sonra savcılar, hâkimler at koşturmaya başladı.. Polis vatandaşına tezgâh kurdu.. Savcı vatandaşına kumpas kurdu.. Hâkim tezgâhın, kumpasın parçası oldu..
Keyfi gözaltılar..
Ceza verir gibi tutuklamalar yaşandı..
Binlerce insanın özel hayatı delik deşik edildi.. Cemaatçi polisler, savcılar, hâkimler, bürokratlar yüzünden Türkiye üçüncü sınıf Afrika ülkesine döndü..
Adalet sistemi çöktü..
Yargıya güven sıfırlandı..
Kısaca, devletin çivisi çıkarıldı.. Devlet delik deşik edildi..
*
Delik deşik olan devleti onarmanın yolu.. Delikleri kapatmanın yöntemi.. Devletin çıkan çivisini yerine çakmanı çaresi hukuka sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor..
Yargıya güveni yeniden sağlamaktan geçiyor..
Tehlikeli olan şudur..